• Cum. Nis 26th, 2024

Doğu Türkistan Yanlız Değildir!

ByHaber Merkezi

Şub 3, 2019

IGMG’nin birçok Avrupa ve Dünya Ülkesinde Düzenlediği Protestoda Aynı Ses Yükseldi: Doğu Türkistan Yanlız Değildir!

Adnan Şahin/Lahey

IGMG İslam Toplumu Millî Görüş tüm Avrupa’da ve dünyada Doğu Türkistan’da yıllardır yapılan ve tüm insanlığın gözü önünde yapılmaya devam edilen insanlık dışı zulmü gündeme getirmek için harekete geçti.

Millî Görüş teşkilatı Doğu Türkistan’daki zulmü dünya gündemine taşımak için harekete geçti. Avrupa’nın birçok kenti başta olmak üzere ta Melbourne’a kadar uzanan yelpazede bu konuyu gündeme taşımak için harekete geçen IGMG bazı başkentlerdeki Çin büyükelçiliğe ve konsolosları önünde toplanarak basın bildirisi okuttu.

Den Haag kentinde yapılan protestoya polis sadece 300 kişinin katılıp basın bildirisi okuyabileceğine izin verildi. Bu protesto Kuzey ve Güney Hollanda milli Görüş teşkilatlarının ortak çalışmasıyla düzenlendi. Güneyden Mustafa Doğan Kuzeyden ise Ahmet Duran programı yönettiler.

Doğu Türkistan’a sorununu kendine dert edinmiş yüzlerce insan yağışlı havaya rağmen ellerinde Doğu Türkistan bayrakları ile Çin Büyükelçiliği önüne toplanarak Sincan eyaletindeki Çin mezalimini protesto ettiler. Saat 15.00’de Kur’an okunarak başlayan program Türkçe ve Hollandaca okunan basın bildirileri ile devam etti. Doğu Türkistanlılar adına Avrupa Doğu Türkistan Eğitim Vakfı başkanı Abdurrahman Abdullah konuştu. Abdullah Doğu Türkistan’da 70 yıldır çok büyük acıların yaşandığını ve halen devam ettiğini söyledi. Hiçbiz zaman kendilerini yalnız hissetmediklerini belirten Abdullah milli Görüşe başlattığı bu çok önemli hareket için teşekkür etti. Çin büyükelçiliğine yönelen Abdullah şöyle haykırdı “Ey zalim Çin sen Doğu Türkistan’ı yalnız sanma! Müslümanların onlara sahip çıkmadığını sanma! Bak işte gör buradalar! İnşallah Millî Görüşün başlattığı bu hareketi diğer Müslümanlarda devam ettirecek ve sonun da biz kazanacağız!” Konuşmalar sık sık tekbir sesleriyle desteklendi. Çin bayrağını ayaklarının altına alan ve elinde doğu Türkistan bayrağı taşıyan biri dikkatlerden kaçmadı. “Çin Çin zalimsin” “Stop killin uyghurs” “Uygur katliamını durdur!” “Laat de mensheid niet lijden door handel met CHINA” şeklinde slogan ve pankartlar taşındı. Çok sayıda polisin görev aldığı program Ali Kartal hocanın yaptığı dua ile olaysız bir şekilde sona erdi.

Okunan basın bildirisinde iki şeye vurgu yapılıyordu biri Doğu Türkistan’ın yalnız olmadığı diğeri ise insanların zulüm karşısında insani bir duruş sergilemeleri. Buna İbrahim aleyhi vesselamı ateşe atan Nemrudun ateşini söndürmek için ağzında su taşıyan karınca örnek gösterildi.

İşte basın bildirisinin tam metni:

Doğu Türkistan Çin’in utancıdır!

Kıymetli Kardeşlerim!
Bugün burada Çin’in Sincan eyaleti olarak bilinen Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini protesto etmek için toplandık. Doğu Türkistan’a, özellikle Uygur asıllı Müslümanların yaşadığı acılara, sözde eğitim kamplarına ve dinî özgürlüklerinin kısıtlanmasına dikkat çekmek için bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Bütün dünya artık Sincan eyaletinde din özgürlüğünün kısıtlandığını, milyonları bulan Uygur asıllı insanın özel eğitim kamplarına istekleri dışında gönderildiklerini biliyor.
Uygur çocukların ve memurların camilere gitmesi, evde de olsa namaz kılması yasak. Okullara yakın yerlerde cami açılamıyor. Memurların ramazan ayında oruç tutmaları dahi yasaklanmış durumda.

En son “Eşleştir Aile Ol” veya “Kardeş Aile Projesi” denilen bir uygulama ile her Uygur ailesine bir veya birkaç Çin asıllı kimse yerleştirilerek, Uygur Türklerinin Çinlileştirilmesi hedeflenmektedir. Bu uygulama ile aynı zamanda, Uygurlara Çin geleneklerine ve değerlerine göre yaşama şartı getirilmiştir. Burada mesela yemek yemeye besmele ile başlamak, kadınların başlarını örtmeleri, evde yabancı bir erkeğin bulunmasından rahatsız olmak, içki içmemek gibi Müslümanlara ait kültürel özellikler Çin değerlerine muhalefet olarak kabul edilmektedir. Bu sözde muhalefet suçlarını işleyen Uygurları ise hapis cezası beklemektedir. Zira Uygurların evlerine yerleştirilen Çinli eğitmenler, bu muhalefeti polise bildirmek zorundalar.

Zorunlu eğitim kamplarında Çin Komünist Partisi’nin ideolojisi öğretilmektedir. İslam dini ise aşağılanmaktadır. İslam dininin aşağılanmasını kabul etmeyen Uygurlara işkence edilmektedir.
Herhangi bir ihbar sonucunda göz altına alınıp, kendisinden haber alınamayan binerce Uygur bulunmaktadır. Gözaltına alınanları takip eden yakınları da tutuklanabilmektedir. Avukat ya da savunma için başka bir hukuki güvence de bulunmamaktadır. Güvenlik birimleri işkenceyi sistematik bir şekilde uygulamaktadır.
İdarenin haksız uygulamalarını toplu protesto eden her hareket isyan veya ayaklanma olarak adlandırılmaktadır. Bu protestolara katılanlar idam edilmektedir.

Öte yandan Uygurların yüz tanıma ve barkod sistemleri ile takip edilmesi sonucunda seyahat özgürlükleri de ellerinden alınmıştır.
Dindarlığı ile tanınan, aleyhlerine ihbar yapılan kimseler çoğu zaman yargı önüne çıkmadan terörist, ajan, provokatör suçlamaları ile doğrudan infaz edilebilmektedir.

Bu uygulamaların hepsi, insan haklarının sistematik bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir.

Çin hükûmetinden, Uygurların en temel haklarını korumasını talep ediyoruz. Bunun için:

• Din ve vicdan özgürlüğünü içeren tüm insan hakları garanti altına alınmalıdır.

• Din eğitimi ve ibadetlerin yerine getirilmesindeki engelleme ve kısıtlamalar kaldırılmalıdır.

• Memurların ve çocukların din özgürlüklerine saygı gösterilmelidir.

• Toplu ve zorunlu eğitim kampları kapatılmalıdır.

• Zorunlu “Kardeş Aile Projesi” ve bu projeyle birlikte yürütülen her şeyi paylaşma uygulaması iptal edilmelidir.

• Yüz tanıma ve barkod sistemleri ile insanların takip edilmesi uygulamasına son verilmelidir.

• Sincan’ın demografik yapısı zorunlu göç ve iskân ile bozulmamalıdır.

• Bölgede çıkarılan yer altı kaynaklarının gelirleri bölge halkının refahı için kullanılmalıdır.

Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye ve Rusya gibi önde gelen ülkelerin de Çin’in bu baskı politikalarından vazgeçmesi ve Uygurların en temel insan haklarını garanti altına alması için Çin hükûmeti nezdinde girişimde bulunmasını istiyoruz. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların Çin hükûmetinin politikalarını değiştirmesi için gerekli yaptırımları uygulamasını bekliyoruz.
Çin’in dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden birisi olması sebebiyle bu baskıcı ve insan haklarını ihlal eden politikalarına sessiz kalınmamalıdır. Burada özellikle medyaya da büyük görev düşmektedir.

Değerli Katılımcılar!

İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatı adına, mitingimize iştirak ettiğiniz için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Birlik olunca sesimiz daha gür çıkacak, daha güçlü ve daha görünür olacağız. Bizler bu zulmü belki durduracak kudrette değilsek de, Hz. İbrâhim’i yakan ateşe su taşıyan karınca misali, doğru yolda ve doğrunun tarafında olduğumuzu duyurmak istedik.

Dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Bir cevap yazın