
Rotterdam’da “Göçebelik” Üzerine Anlamlı Sunum: Mustafa Armağan Ayakta Alkışlandı
Özcan Özbay
Ege Vakfı organizasyonunda gerçekleştirilen kültürel etkinlikte, arkeolog ve yazar Mustafa Armağan “Göçebeliğin Etnoarkeolojisi” konulu araştırmasını Hollanda’daki sanatseverlerle paylaştı.
Rotterdam’da bulunan ’t Klooster salonunda önceki akşam düzenlenen etkinlikte, Ege Vakfı ve IOT’un başkanı Zeki Baran’ın sunuculuğunda “Göçebelik” konulu araştırma sunumu gerçekleştirildi. Gecenin konuğu, arkeolog, araştırmacı-yazar Mustafa Armağan oldu.
Armağan, görseller eşliğinde yaptığı sunumunda, “Göçebelik, insanın doğayla kurduğu en saf temas biçimidir” diyerek göçebe kültürün korunmasının önemine dikkat çekti. Sunum sonunda katılımcılardan büyük alkış aldı.
Etkinliğe Yoğun Katılım
Etkinliğe Hollanda’nın Türkiye Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, Rotterdam Başkonsolosu Sevgi Kısacık, Eğitim Müşaviri Doç. Dr. Miyase Koyuncu Kaya, DSDF Federasyonu Başkanı Nevzat Cingöz, Altın Lale Vakfı Başkanı Bülent Türker, Hollanda Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Tahsin Özer, HOKAF Başkanı Zekeriya Arslan, Galatasaray Yöneticisi Saltuk Buğrahan Budak, TOVER Başkanı ve Partij voor de Rechtsstaat’tan milletvekili adayı Funda İleri, VVD eski milletvekili Fadime Örgü ve çok sayıda davetli ile basın mensupları katıldı.
“Göçebelik, İnsanlık Tarihinin Canlı Hafızasıdır”
Konya, Karaman ve Mersin kırsalında Sarıkeçili Yörükleri üzerine yaptığı saha araştırmalarını aktaran Armağan, göçebeliğin yalnızca bir yaşam biçimi değil, insanlık tarihinin canlı bir hafızası olduğunu belirtti.
“Bu kültürün yaşatılması gerekiyor. Çünkü göçebelik, doğayla kurulan en sade ve en gerçek ilişkidir,”
diyen Armağan, araştırmasını bilimsel temelde sürdürdüğünü ifade etti.
“Sarıkeçililer, Bir Kültür Hazinemizdir”
Sunumda Sarıkeçililerin Toroslar’da bin yılı aşkın süredir konup göçen bir topluluk olduğunu anlatan Armağan, “Bugün 153 haneye kadar düşmüş bu kadim kültür, Anadolu’nun yaşayan tarihidir,” dedi. Göçerlerin yasal düzenlemelerden kaynaklanan sorunlarına da dikkat çekerek, çocukların eğitimi ve sosyal haklar konusunda çözüm beklentilerini dile getirdi.
Sunumunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini hatırlattı:
“Arkadaşlar gidip Toros Dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez.”
Kadının Rolü ve Kültürel Sürdürülebilirlik
Etkinlikte konuşan Hollanda’nın Türkiye Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, Armağan’ın çalışmasının Hollanda’da büyük ilgi uyandırdığını belirterek, kitabın Hollandacaya çevrilmesi önerisinde bulundu:
“Çevreyle ekolojik olarak uyumlu yaşam, sürdürülebilirlik ve kültürel genetiğin aktarımı açısından çok değerli bir çalışma. Bu tür araştırmalar, köklerimizi ve kültürel mirasımızı yeni nesillere aktarmada büyük önem taşıyor.”
Yazgan, konuşmasında ayrıca Yörük kültüründe kadının belirleyici bir rolü olduğuna vurgu yaparak, “Kadın her yerde var” dedi.
Anlamlı Bir Kültürel Akşam
Yaklaşık iki saat süren sunumun sonunda, Armağan’a büyükelçi Fatma Ceren Yazgan ve başkonsolos Sevgi Kısacık tarafından kitabının özel nüshaları takdim edildi. Etkinlik, Hollanda’daki Türk toplumu için kültürel belleği ve geleneksel yaşam biçimlerini hatırlatan anlamlı bir gece olarak hafızalarda yer etti.
NL
Betekenisvolle avond in Rotterdam: Mustafa Armağan geprezen om zijn presentatie over “Nomadisme”
Cultureel evenement van Ege Stichting in Rotterdam de rijke nomadische traditie van Anatolië onder de aandacht.
In de ’t Klooster-zaal in Rotterdam vond onlangs een bijzondere culturele avond plaats, georganiseerd door de Ege Stichting en het Inspraak Orgaan Turken (IOT). De avond stond in het teken van het thema “Nomadisme” en werd gepresenteerd door de voorzitter van beide organisaties, Zeki Baran.
Hoofdgast was de Turkse archeoloog, onderzoeker en schrijver Mustafa Armağan, die zijn werk “De ethnoarcheologie van het nomadisme (Sarıkeçililer)” toelichtte. Zijn presentatie, ondersteund met beeldmateriaal, werd afgesloten met een staande ovatie van het publiek.
“Nomadisme is de puurste vorm van contact tussen mens en natuur”
In zijn toespraak benadrukte Armağan dat het nomadische leven niet slechts een manier van bestaan is, maar een levend erfgoed dat de relatie van de mens met de natuur weerspiegelt.
“Nomadisme is de puurste vorm van contact tussen mens en natuur. Deze cultuur verdient het om behouden te blijven,”
aldus Armağan.
Grote belangstelling van diplomaten en gemeenschapsleiders
Onder de aanwezigen bevonden zich de Turkse ambassadeur in Nederland Fatma Ceren Yazgan, de consul-generaal in Rotterdam Sevgi Kısacık, onderwijsraad Dr. Miyase Koyuncu Kaya, voorzitter van de DSDF Federatie Nevzat Cingöz, voorzitter van de Altın Lale Stichting Bülent Türker, voorzitter van de Federatie van Yozgatli’s in Nederland Tahsin Özer, voorzitter van HOKAF Zekeriya Arslan, zakenman en Galatasaray-bestuurslid Saltuk Buğrahan Budak, TOVER-voorzitter en kandidaat-parlementslid Funda İleri, voormalig VVD-parlementslid Fadime Örgü, en vele leden van de Turkse gemeenschap en pers.
Sarıkeçililer – een levend cultureel erfgoed
Armağan deelde zijn veldonderzoek over de Sarıkeçili Yörüks, een nomadische gemeenschap die al meer dan duizend jaar in de Taurusbergen leeft.
“De Sarıkeçililer zijn een cultureel erfgoed dat tot ongeveer 153 families is teruggelopen. Zij leven volgens eeuwenoude tradities in de regio’s Konya, Karaman en Mersin,”
verklaarde hij.
Daarnaast wees hij op de uitdagingen waarmee nomadische gemeenschappen te maken hebben, zoals wetgeving, onderwijs en sociale voorzieningen. Hij sloot zijn toespraak af met een citaat van Mustafa Kemal Atatürk:
“Zolang er rook opstijgt uit een Yörük-tent in de Taurusbergen, zal geen enkele macht deze natie ooit kunnen overwinnen.”
“Vrouwen spelen overal een rol”
Ambassadeur Fatma Ceren Yazgan sprak haar waardering uit voor Armağan’s onderzoek en stelde voor het boek in het Nederlands te vertalen.
“Dit werk toont aan hoe belangrijk duurzaamheid, harmonie met de natuur en cultureel erfgoed zijn voor toekomstige generaties. En vergeet niet: vrouwen spelen in dit alles een essentiële rol — ze zijn overal aanwezig,”
aldus Yazgan.
Een avond vol cultuur en geschiedenis
Aan het einde van de avond ontvingen ambassadeur Yazgan en consul-generaal Kısacık een speciale editie van Armağan’s boek. De bijeenkomst werd afgesloten met warme applaus en werd gezien als een inspirerende bijdrage aan het behoud van de Turkse culturele identiteit in Nederland.