
Baltık mimarisiyle şekillenen Kars kültür turizminin gözdesi
Kars’ta, 1877-1878 yılları arasında yaşanan Osmanlı-Rus savaşı sonrasında kentte 40 yıl hüküm süren Ruslar tarafından Hollandalı mimarlara yaptırılan yaklaşık 170 Baltık mimarisi eser, kültür turizmine önem veren turistler için farklı bir destinasyon alanı oluşturuyor.
Gazilik madalyası sahibi olduğu için “Gazi Kars” olarak da adlandırılan tarihi kentte 1918 yılına kadar kalan Ruslar, “askeri şehir” olarak ilan ettikleri Kars’ta bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planı oluşturdu.
Bu kapsamda Hollanda’dan mimarlar getiren Rus yetkililer, 1706 yılında ülkelerinin kuzeyine Baltık Denizi etrafında görülen bir mimari anlayışı uygulamaya başladı.
Ruslar, 1706 yılında Baltık Denizi kıyılarında uygulanan mimari anlayışı Kars’a taşıyarak kente farklı bir kimlik kazandırdı. 1880’li yıllarda Hollanda’dan getirilen mimarların katkısıyla yürütülen çalışmalarla şehir, ızgara planlı caddeler sistemi üzerine inşa edildi.
Hollandalı mimarlar 170 bina inşa etti
Hollandalı mimarlar, Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinde Baltık mimarisi tarzında düz kesme bazalt taşından tek katlı ve nadiren 3 katlı yaklaşık 170 bina inşa etti.
Bu binaların cepheleri yalancı sütunlar ve taş kabartmalarla süslenirken, iç mekanlarda genellikle uzun bir koridor çevresinde salon ve odalar yer alıyor. Binaların en dikkati çeken özelliklerinden biri de “peç” adı verilen şömine biçimli ısıtma sistemleri oldu.
Kentte Baltık mimarisi tarzında inşa edilen yaklaşık 170 yapı günümüzde tescillenerek koruma altına alındı. Bu taşınmazların bir bölümü konut olarak kullanılırken, bazıları iş yeri ya da resmi kurum olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Ani Ören Yeri, Kars Kalesi, Evliya, Fethiye, Kümbet camileri ve hamamlarıyla ilgi dikkati çeken tarih kentine gelen yerli ve yabancı turistler, Baltık mimarisiyle inşa edilen yapılara ilgi gösteriyor.
Son dönemde yerli ve yabancı turistlerin en çok tercih ettiği Kars rotasına gelen İran, Rus, Alman, İngiliz ve Fransız turistler, bu yapıları ziyaret etmeden kentten ayrılmıyor.
Turizm için farklı bir destinasyon alanı olan bu yapılardan bazıları günümüzde Kars Vali Konağı, Azerbaycan Kars Başkonsolosluğu, Kars İl Sağlık Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası, Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Devlet Konservatuarı, defterdarlık ile otel binası olarak kullanılıyor.
Baltık mimarisiyle yapılan 32 binanın dış cepheleri iyileştirildi
“Tarihi Kimliği ile Kars Kenti Projesi” kapsamında yürütülen çalışma ile çoğunluğu Baltık mimarisi tarzındaki eserlerden oluşan asırlık tarihi yapılar, eski dokusuna kavuşturuldu.
Serhat Kalkınma Ajansınca (SERKA) hazırlanan ve Avrupa Birliği (AB) Katılım Öncesi Mali Yardım Fonu tarafından finanse edilen proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında yürütülüyor.
Yaklaşık 5,5 milyon avroluk bütçeyle 32 tarihi yapıda yapılan cephe iyileştirmesi projesiyle, asırlık yapılar eski dokusuna kavuşturuldu.
SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca, AA muhabirine, Kars’ın ziyaretçilerini farklı yapı ve mimariyle karşıladığını ifade ederek, “Kars, sahip olduğu Baltık mimarisiyle adeta Rusya’da bir şehri andırıyor. Bilindiği üzere Kars 1878-1918 yılları arasında yaklaşık 40 yıl kadar Rus işgali altında kaldı.” dedi.
“Ruslar buraya tamamen kalıcı bir öngörüyle geldi”
Rusların Kars’ı kendi kültürlerine benzetmek istediğini dile getiren Karaca, “Ruslar buraya geldiklerinde geçici bir kalma hedefi ile gelmediler buraya, tamamen kalıcı bir öngörüyle geldiler ve Kars’ı da kendi tarzlarında, kendi üsluplarında bir mimariyle kendi şehirlerine, kendi kültürlerine benzetmek istediler. Rusların Baltık Denizi’ne bakan şehirlerdeki mimari üslubunu kullanarak burada da farklı bir yapılaşmaya gittiler. Kendi şehirlerini inşa ederken Hollandalı mimarları ülkelerine davet etmişlerdi, onların sanatından faydalanmışlardı.” diye konuştu.
Baltık mimarisi eserlerin günümüzde kullanıldığını hatırlatan Karaca, şöyle devam etti:
“Kars’ta yaklaşık 170 tane Baltık mimarisi tarzında bina bulunmaktadır ve bu binaların birçoğuna özel kişiler sahiptir, bir kısmı ise kamu elinde bulunmaktadır. Biz bugün burada ‘Tarihi Kimliği ile Kars Kenti’ projesi ile yaklaşık 700 metre uzunluğundaki Haydar Aliyev Caddesi üzerinde tarihi dokuya, tarihi kimliğine uygun bir sokak sağlıklaştırma projesi yürüttük. Projemiz, Avrupa Birliği destekli proje olup yaklaşık 5,5 milyon avro bütçeli bir projeydi. Biz bu cadde üzerinde eski tarihi dokuya uygun yapılarda kullanılan bazalt taşıyla bütün yolları kaldırımları yaptık. Cadde üzerinde bulunan 32 tane binayı yine tarihi dokuya uygun hale getirdik. 32 binanın 23 tanesi tescilli, 9 tanesi de tescilsiz yapı. Tescilli yapılarda üzerinde bulunan sıvayı, boyayı kaldırarak eski taş dokuyu tekrardan gün yüzüne çıkardık.”
“Amacımız geçmişten gelen bu dokuyu geleceğe aktarmak”
Baltık mimarisi yapılarda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Karaca, şunları kaydetti:
“Taşın korunması amacıyla binalarımızı cilaladık ve sonrasında da kapı, pencere içlerine tıpkı o ilk dönemde yapıldığı gibi ahşap doğramayla değiştirdik. Yine çatılarında bakım onarım ihtiyacı olanların bakım onarımını yapıp yenileme ihtiyacı olanların da yenilemelerini yaptık. Amacımız geçmişten gelen bu mirası koruyarak gelecek nesillere aktarmak. Aslında bu bir kültür. Buradaki yapılar tek katlı, iki katlı ve kısmen de üç katlı yapılardan oluşuyor. Bu yapılar bugün özellikle 2015 sonrasında Doğu Ekspresi’nin de popüler hale gelmesiyle birlikte artık turizmde önemli bir unsur olarak kullanılıyor. Yani yapılarımız turizm amaçlı restoran, sergi alanı, otel olarak özellikle kullanılıyor ve bu yapılar dışarıdan gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından oldukça ilgi görüyor. Projemiz tamamlanmış durumda. Projemizi tamamladıktan sonra belediye mücavir alan sınırları içerisinde olduğu için belediyemize devrettik”
Kültür Turizm Bilim Uzmanı Mehmet Duman da yerli ve yabancı turistlerin Baltık mimarisine hayran kaldığını belirterek, “Kars bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı için çok farklı yapılarla da iç içe durumda. Baltık mimarisi Kars’ın turizm varlığının temel taşlarından birisidir. Yerli ve yabancı turistler yapıları gezerken ve hikayesini dinlerken etkileniyor. Kış ve sonbaharda Baltık mimarisi eslerler muazzam görsel oluşturuyor ve fotoğrafçıların da rotası haline geliyor.” diye konuştu.
Kaynak: AA / Cüneyt Çelik
NL
Kars, het nieuwe centrum van cultuurtoerisme met Baltische architectuur
In Kars, een historische stad in het oosten van Turkije, vormen ongeveer 170 gebouwen in Baltische stijl – ontworpen door Nederlandse architecten in opdracht van de Russen – een unieke bestemming voor cultuurliefhebbers. Deze bijzondere architectuur ontstond na de Russisch-Ottomaanse oorlog van 1877-1878, toen de stad veertig jaar lang onder Russische heerschappij stond.
Omdat Kars een medaille van verdienste draagt, wordt de stad ook wel “Gazi Kars” genoemd. De Russen, die tot 1918 in Kars bleven, verklaarden de stad tot een “militaire stad” en ontwierpen een nieuw stadsplan dat het centrum vormde van de huidige wijken Yusufpaşa, Ortakapı en Cumhuriyet.
In dit kader haalden Russische autoriteiten architecten uit Nederland en pasten zij vanaf 1706 een bouwstijl toe die kenmerkend was voor de regio’s rond de Baltische Zee. Dankzij de bijdragen van Nederlandse architecten in de jaren 1880 kreeg Kars een nieuwe identiteit: een stad gebouwd volgens een rasterplan met rechte straten en zorgvuldig geplande bouwblokken.
Nederlandse architecten bouwden 170 gebouwen in Baltische stijl
In de wijken Yusufpaşa, Ortakapı en Cumhuriyet verrezen ongeveer 170 gebouwen in Baltische stijl, gemaakt van zorgvuldig gehouwen basaltsteen. De meeste waren één verdieping hoog, enkele zelfs drie. De gevels werden versierd met zuilen en stenen ornamenten, terwijl de interieurs bestonden uit lange gangen met aangrenzende kamers. Een opvallend element was het verwarmingssysteem genaamd “peç”, vergelijkbaar met een open haard.
Vandaag de dag zijn de meeste van deze gebouwen geregistreerd als cultureel erfgoed en worden ze beschermd. Sommige worden nog steeds bewoond, terwijl andere dienstdoen als kantoren of publieke instellingen.
Toeristen die Kars bezoeken – bekend om historische plekken zoals de ruïnes van Ani, het kasteel van Kars en de Fethiye- en Kümbet-moskeeën – tonen grote belangstelling voor deze Baltische architectuur. Bezoekers uit Iran, Rusland, Duitsland, Engeland en Frankrijk verlaten de stad zelden zonder de beroemde stenen gebouwen te hebben gezien.
Herstel van 32 gebouwen dankzij Europees project
Als onderdeel van het project “Kars, Stad met een Historische Identiteit”, zijn 32 historische gebouwen, grotendeels in Baltische stijl, gerestaureerd. Dit project, met een budget van ongeveer 5,5 miljoen euro, werd uitgevoerd door de Serhat Ontwikkelingsagentschap (SERKA) en gefinancierd door de Europese Unie in het kader van het Voor-Toetredingsinstrument (IPA) en het programma voor concurrerende sectoren van het Turkse Ministerie van Industrie en Technologie.
SERKA-secretaris-generaal Nurullah Karaca verklaarde:
“Kars verwelkomt zijn bezoekers met een heel andere architectuur. Door de Baltische stijl lijkt de stad haast op een stad in Rusland. Zoals bekend stond Kars tussen 1878 en 1918 ongeveer 40 jaar onder Russische bezetting.”
“De Russen kwamen met de intentie om te blijven”
Volgens Karaca wilden de Russen Kars herinrichten naar hun eigen culturele en stedelijke voorbeeld:
“Ze kwamen niet tijdelijk, maar met het idee om zich hier permanent te vestigen. Daarom probeerden ze Kars te transformeren naar hun eigen stijl en cultuur. Ze pasten de architectonische stijl toe die gebruikelijk was in de Baltische kuststeden. Bij de bouw van hun steden deden ze al beroep op Nederlandse architecten en gebruikten ze hun vakmanschap.”
Karaca vervolgde:
“In Kars staan ongeveer 170 gebouwen in Baltische stijl, waarvan sommige particulier bezit zijn en andere in handen van de overheid. Binnen het project hebben we de Haydar Aliyev-straat – zo’n 700 meter lang – gerestaureerd in overeenstemming met de historische structuur. 32 gebouwen werden hersteld, waarvan 23 geregistreerd als erfgoed. We verwijderden de verflagen en pleister om de oorspronkelijke stenen weer zichtbaar te maken.”
“Ons doel is dit erfgoed aan de toekomst door te geven”
Karaca voegde eraan toe dat de gebouwen werden gepolijst om het gesteente te behouden, houten kozijnen werden geplaatst zoals oorspronkelijk, en daken werden gerenoveerd.
“Ons doel is om dit culturele erfgoed uit het verleden te bewaren en door te geven aan toekomstige generaties. Tegenwoordig worden deze gebouwen gebruikt als restaurants, tentoonstellingsruimtes en hotels. Sinds de populariteit van de Doğu Ekspresi (Oost-Expres) na 2015 zijn ze een belangrijk onderdeel van het toerisme geworden.”
Een visuele pracht voor toeristen en fotografen
Cultuur- en toerisme-expert Mehmet Duman benadrukte dat toeristen gefascineerd zijn door de Baltische architectuur:
“Kars heeft door zijn rijke geschiedenis vele beschavingen gekend en herbergt daardoor een mix van stijlen. De Baltische architectuur vormt een van de pijlers van het toerisme in Kars. Bezoekers zijn onder de indruk van de verhalen achter deze gebouwen. Vooral in de herfst en winter bieden ze een prachtig visueel schouwspel, dat Kars tot een geliefde bestemming maakt voor fotografen.”