Instagram’ı boşver, gerçekte domestik bir hayatım var
Yoğun set programı arasında röportaja vakit buluyor. Mesafeli görüntüsünü kırmanız için onu biraz tanımanız gerek. Size güvendikten sonra açılıyor. Eğer boyunuz klasik Türk erkeği standartlarındaysa onun yanında durmak zor. 1.76 boyunda, ayağına topuklu ayakkabıları da çekince vay halinize…
“Zaten topuklu çok giymem, spor ayakkabı giyiyorum. Bazen konuşurken insanlara hafiften eğildiğimi fark ediyorum, neyse ki çevremdeki insanlar hep uzun” diyor. Melisa Aslı Pamuk’la ‘Yeni Hayat’ dizisini ve Hollanda’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğunu konuşarak sohbete başlıyoruz.
Soyadınıza benziyor musunuz? Ne kadar pamuk gibisiniz?
Tanıdıklarıma ve yakınlarıma karşı pamuk gibiyim, çok cana yakınım ama tanımadığım insanlara karşı gözlemciyim. Bana olumsuz yaklaşan, gerginlik yaratan biri olursa bende bir anksiyete, kalp çarpıntısı başlıyor. Çok duygusalım ve başkalarının enerjilerinden çok etkileniyorum.
E ne yapıyorsunuz öyle durumlarda?
Zaten gergin bir dünyada yaşıyoruz, onu yaşamamak için uzaklaşıyorum.
Hakkınızda ne söyleseniz şaşırırız?
Çok güzel yemek yaparım. Instagram’daki hayatımı boş ver, benim gerçekte domestik bir hayatım var.Güzellik iddiam olmadı.
Başardığınız en zor şey neydi?
Türkiye’ye taşınıp kariyerimi devam ettirmek sanırım en zor şeydi.
Hollanda’da doğup büyümüşsünüz. Aileniz neden oraya gitmiş?
Annem ve babam aslen İskenderunlu. Babam 10 yaşındayken Hollanda’ya gidiyor. Dedemler ilk jenerasyon, iş için yurtdışına çıkanlardan. Annem de babamla tanıştıktan sonra onun yanına gidiyor. Babam şimdi belediyede çalışıyor. Flemenkçesi Türkçesinden iyi. Mutlu ve huzurlu bir hayatları var. Ben de 18 yaşıma kadar orada yaşadım.
Orada nasıl bir hayatınız vardı?
Hollanda’da herkes çok aktif. Her yere bisikletle gidiliyor. Sabahları herkes birbirine selam veriyor. Özel okul, devlet okulu ayrımı yok. Bu sayede farklı sosyokültürel yapıdan insanlar tanıyorsun. Ben de sokaklarda özgürce oynayıp ip atlayarak, güzel bir dünyanın içinde büyüdüm. Şimdi yeni jenerasyona bakıyorum, öyle değil. Artık insanlar çocuklarını sokağa çıkarmaktan korkuyor.
Liseden sonra Türkiye’ye neden geldiniz?
18 yaşımda içimdeki Türk coştu. “Ben Türkiye’ye gideceğim” dedim.
2011’de de Türkiye güzeli seçildiniz. Güzelliğinizin hep farkında mıydınız?
Benim hiç güzellik takıntım, ‘güzelim’ iddiam olmadı.
Güzellik yarışmasına katılmış biri olarak “güzellik iddiam yok” mu demek istiyorsunuz yani?
Evet.Gurbetçi algısından kurtulamadım
Neden katıldınız o zaman?
12 yaşımda Hollanda’da alışveriş yaparken yanıma bir menajer geldi ve mankenlik teklifinde bulundu. Boyum da uzun olduğu için bu teklifi değerlendirdim ve mankenlik yapmaya başladım. Zaten o zamanlar da bana hep, güzel olmaktan çok karakteristik bir yüzüm olduğunu söylerlerdi. ‘Miss Turkey’ye katıldığım zaman da aslında mankenlikten vazgeçmiştim. Hollanda’ya dönüp psikoloji okuyacaktım. ve jübilem olsun diye düşünerek yarışmaya katıldım.
Kazanınca fikirleriniz değişti tabii…
Yok ben aslında birinci olduğumu ertesi gün unuttum.
Peki burada kalıp oyunculuk yapmak nereden çıktı?
Babam filmlere çok meraklıydı. Bizim evde her akşam mutlaka bir film izlenirdi. Hatta 13 yaşımda bir kısa filmde rol almıştım. Türkiye güzeli seçildikten sonra da bir sürü senaryo geldi. Ama Türkçem yeterli değildi. Bir sene hiçbir iş yapmadan, Türkçe ve diksiyon dersleri aldım. Aslında bütün kariyerim anlık kararlarla ilerledi hep. ‘Bir deneyeyim’ diyerek başladım bu işe ve 10 senedir buradayım.
Bir ayağınız Hollanda’da. ‘Gurbetçi’ algısından kurtulabildiniz mi?
Gurbetçi algısından kurtulamadım. Sanırım da hep devam edecek. Mesela pandemi sırasında ailemin yanına Hollanda’ya gittim, “Bir daha dönme” diyenler bile oldu. Oysa herkes ailesinin yanında olmak ister. ya da Türkiye’ye dönüyorum, “E burada para kazanıyorsun tabii” diyorlar. Ben hem Türk hem Hollandalıyım. Böyle doğmuşum. Ne yapayım? İki tarafta da evim var.Önyargılarla karşılaştım
Güzellik yarışmasından sonra oyuncu olunca, setlerde herhangi bir önyargıyla karşılaştınız mı?
Evet, o tarz tavırlarla karşılaştım. “Yarışmada seçildi, hemen dizilerde oynuyor” diyenler mutlaka oluyor ama çok çalışıp işine saygı duyduktan sonra, zamanla bu önyargılar kırılıyor. Senin iki boyutlu değil aslında üç boyutlu biri olduğunu anlıyor insanlar.Fizik üzerinden dayatılan kalıplar ve önyargılar günümüzde birçok oyuncunun sorunu sanırım…Dünyada kilolu ya da selülitli olmaktan çok daha büyük sıkıntılarımız var. Bu mevzulara gelene kadar önce dünyanın kirini bir temizleyelim. Bunlardan vazgeçilmeli. Klavye delikanlılığı yapıp anonim bir şekilde insanları gömenler de artık bunu yapmaktan vazgeçmeliler. Git o kişinin yüzüne söyle bakalım, o delikanlılığın var mı acaba? Aklıma hep şiddete uğrayan kadınların isimleri geldi
Yeni Hayat’ dizisinde canlandırdığınız Yasemin’i biraz anlatır mısınız?
Gri bir karakter. Bazen haklı, bazen de haksız. Hepimiz hayatlarımızda öyle değil miyiz?
Yasemin eşinden şiddet gören bir karakter. O sahnelerde psikolojik olarak zorlandınız mı?
Biz dizide şiddeti kapı arkasında ya da gölge oyunlarıyla göstermeyi tercih ettik. Ama buna rağmen çok zordu. Aklıma hep kadına şiddet haberleri ve şiddete uğrayan kadınların isimleri geldi ve geliyor. Sosyal medyada ‘erkek yapar’ gibi muhabbetler görüyorum. Bu bir erkeklik ya da güç gösterisi değil.Dizide sorun erkeğin kadını kıskanması…Evet. Dışarıda da ‘kıskandım’ diyen erkekler var. Kadın olmak çok özel bir şey.
Siz böyle bir şeyle karşılaştınız mı?
Allah korusun. Benim bir hayatım var, buna dahil oluyorsan saygı duyacaksın. Kıskançlığın ileri boyutunu arkadaşlarımda, ailemde bile kabul etmem.
Serkan’la iyi bir ikili oldukSizin kendinize yeni bir hayat kurma şansınız olsa…
Sakin, güzel bir yerde yaşamayı isterdim. Kapıyı açtığım an huzura adım attığımı hissetmek güzel olurdu.
Serkan Çayoğlu’yla nasıl bir ikili oldunuz?
Bence iyi bir ikili olduk, seyircinin takdiri tabii. İyi anlaşıyoruz, tüm set ekibi, oyuncu ekibimiz çok güzel, herkes çok keyifli.
Dizide aksiyon sahneleri çok var… O sahneler için siz bir ön hazırlık yapıyor musunuz?
Aksiyon kısmı daha çok Adem’de (Serkan Çayoğlu) olduğu için ben aksiyon sahnelerine girdiğimde aslında çok hazırlanmak istemiyorum. Normal, silah tutmayı, dövüşmeyi bilmeyen bir kadın öyle bir durumda ne yapıyorsa, yapacaksa öyle tepkiler çıksın diye o ana bırakıyoruz.
Daha önce aşkı için birçok şeyden vazgeçmeye hazır kadınları canlandırdınız. Siz aşkınız için nelerden vazgeçersiniz?
Aşkım için birçok şeyden vazgeçebilirim. Çünkü huzur, sevgi, saygı dünyanın en güzel duygusu.
Sizi her şeyden vazgeçirecek bir aşk yaşadınız mı?
Aşk hayatımı konuşmayı tercih etmiyorum.
Ekranda sizi takıntı derecesinde aşık kadınları oynarken gördük. Aşkı nasıl yaşarsınız?
Duygularım ne kadar büyük olsa da onları içimde yaşarım. Korkularımı da öyle net yansıtamam. Kalbim beynimde atsa bile hiç belli edemem. Bazen “Ne kadar tepkisizsin” diyorlar. Oysa her şey içimde yaşanıyor. Keşke ben de çığlık atabilsem.
Boyunuz ne kadar?
1.76. Bir kadın olarak çok uzunum. Keşke 1.72 falan olsaydım.
Bu, ilişkilerde zorluk yaratmıyor mu?
(Gülüyor…) Zaten topuklu çok giymem, spor ayakkabı giyiyorum. Bazen insanlara konuşurken hafiften eğildiğimi fark ediyorum. Neyse ki çevremdeki insanlar hep uzun.
Kıvanç Tatlıtuğ, Burak Özçivit, Serkan Çayoğlu gibi isimlerle oynadıktan sonra erkekler konusunda kriterleriniz çok mu yüksek?
Türkiye’nin en yakışıklı insanı, benim için sohbet ettiğim herhangi bir arkadaşım. Çünkü bu benim işim…
Kaynak: Hürriyet
DENIZ TV IZLEMEK ICIN TIKLAYINIZ RADYODENIZ DINLEMEK ICIN TIKLAYINIZWarning: Undefined variable $post in /home/radyodeniz/domains/radyodeniz.com/public_html/wp-content/themes/newses/inc/ansar/hooks/hook-single-page.php on line 180