Hollanda’da Yeni Savunma Bakanı Belli Oldu
Hollanda’da, Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Klaas Dijkhoff, geçici hükümetin yeni Savunma Bakanı oldu.
Hollanda da gecici hukumetin Savunma Bakani olarak gorev alan Jeanine Hennis-Plasscheart, Mali de yasanan ve iki Hollanda askerinin olumu ile sonuclanan olayda kendisini sorumlu tutarak istifa etmesinin ardindan yerine Adalet Bakanligi mustesari Klaas Dijkoff yeni savunma Bakani olarak secildi.
Hollanda’da İslam Karşıtı Gösteri
Hollanda’nın Lahey kentinde, aşırı sağcı “Voorpost hareketi” mensubu bir grup, Ahmadiyya Vakfına bağlı El Kıbleteyn Camisi’nin satın aldığı eski kilisenin önünde İslam karşıtı gösteri düzenledi.
Gruptakiler, camiye dönüştürülecek kilisenin önünde “Sokağımızda cihad istemiyoruz” yazan pankart açtı.
Voorpost hareketi mensupları, “Hollanda’da İslam’ı ve camileri istemiyoruz. Bir kilisenin Müslümanlara satılmasına anlam veremiyoruz. Biz bu semtte oturanların sesini duyurmak için buradayız.” ifadelerini kullandı.
Gösteri, camiye çevrilecek kilisede semt sakinleriyle tanışma ve bilgilendirme programı sırasında yapıldı.
Öte yandan, kilisenin çevresinde yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı da gözlendi.
Ahmadiyya Vakfı Başkanı Dr. Robbert Muhammed Emin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, düzenlenen gösteriye anlam veremediklerini belirterek, “Gösteriyi yapanlar bizimle konuşmak yerine gösteri yapmayı seçtiler. Bu tür insanların İslam hakkında ön yargıları var. Bizimle diyaloğa geçerek bu ön yargıları yıkmaları gerekir.” dedi.
Emin, bilgilendirme programına katılanların olumlu fikirlerle ayrıldığını da kaydetti.
Gösterinin iğrenç olduğunu ve bunu organize edenlerin bu semtte bile yaşamadıklarını dile getiren Agnes isimli bir semt sakini de “Ben eski kilisenin cami olmasına karşı değilim. Herkesin düşüncesine ve yaşantısına saygı duyulması gerekir. Semt sakinlerinin ikiye bölünmesi üzücü.” diye konuştu.
2 Askerin Ölümünde Sorumluluğu Üzerine Alan Hollanda Savunma Bakanı İstifa Etti
Hollanda’da geçici hükümetin Savunma Bakanı Jeanine Hennis-Plasschaert, Mali’de iki Hollanda askerinin ölümünde sorumluluğu üzerine alarak görevinden istifa etti.
Mali’de ölen 2 Hollanda askerinin ölümü Savunma Bakanı’nı koltuğundan etti.
SORUMLULUĞU ÜZERİNE ALARAK İSTİFA ETTİ
Hollanda Savunma Bakanı Hennis-Plasschaert, parlamentoda geç saatlere kadar yaptığı savunmanın sonunda geçen yıl Mali’deki tatbikat sırasında arızalı havan toplarının patlaması sonucu iki askerin ölümünde sorumluluğu üzerine alarak istifa ettiğini açıkladı.
“YANLIŞ VE GEÇ ADIMLAR ATTIM”
İçişleri Bakanlığına bağlı Güvenlik Araştırma Konseyince hazırlanan konuyla ilgili raporu gördüğünde yanlış ve geç adımlar attığını belirten Hennis-Plasschaert, “Bunun yaşanmasını istemezdim.” dedi.
HOLLANDA SİLAHLI KUVVETLER GENERALİ DE İSTİFA ETTİ
Hennis-Plasschert, kendisi ile birlikte Hollanda Silahlı Kuvvetleri Generali Tom Middendorp’un da görevinden istifa ettiğini bildirdi.
HAVAN TOPLARININ ARIZALI OLDUĞU RAPORLANMIŞTI
İçişleri Bakanlığına bağlı Güvenlik Araştırma Konseyince hazırlanan raporda, geçen yıl Mali’deki tatbikat sırasında iki Hollanda askerinin ölümüne neden olan havan toplarının arızalı olduğu ortaya çıkmıştı.
2 ASKER ÖLMÜŞ 1 ASKER YARALANMIŞTI
Mali’de geçen yıl, Hollanda’nın Mali’de BM’ye bağlı askeri birliğinde gerçekleşen tatbikatta arızalı havan toplarının patlaması sonucu iki Hollanda askeri ölmüş, bir asker yaralanmıştı.
Hennis-Plasschaert, son seçimlerden birinci çıkan aşırı sağcı Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nden (VVD) milletvekili seçilmişti.
Wil Europa wel een democratisch Turkije?
Ik vraag me dat weleens af. Want wat Europa moet onthouden is dat Turkije meer is dan president Erdogan alleen. Presidenten komen en gaan. Strategisch gezien is Turkije een belangrijk land voor de veiligheid van Europa. We hebben met zijn allen gezien wat het betekent als de vluchtelingenstroom via Turkije naar Europa komt. En er was enorme paniek toen er een overeenkomst over werd getekend met Turkije.
Europa moet wel eerlijk zijn. Tijdens de onderhandelingen met Turkije werden sommige dossiers genegeerd of afgesloten. Dit terwijl alle echt belangrijke dossiers, zoals justitie maar ook het rechtssysteem, juist niet op de agenda stonden. Dit zijn juist de dossiers die heel belangrijk zijn om mensenrechtenschendingen tegen te gaan.
Een paar dagen geleden schreef columnist Mehmet Tezkan (Milliyet krant): Als je wilt voorkomen dat mensen onjuist of onrechtmatig worden beoordeeld dan moet je juist nu het Turkse rechtssysteem laten integreren binnen het Europese rechtssysteem. Dat willen de Turken ook graag. De Griekse Cyprioten en Griekenland zelf hebben een blokkade om dit dossier juist niet te uit te onderhandelen. Daar moet wat aan gedaan worden. Zolang het Turkse rechtssysteem niet integreert met het Europese rechtssysteem is het geen wonder dat er ongelukken gebeuren bij het beoordelen van de rechters in Turkije.
Het schorsen van of stoppen met de onderhandelingen met Turkije zou in Turkije alleen de tegenstanders van Europa blij maken. Wij weten met zijn allen dat Turkije sinds haar ontstaan heeft gekozen een waardig Europees land te worden. Juist in moeilijke tijden moeten we gezonde besluiten nemen. Het is heel makkelijk om te roepen ‘stoppen of schorsten’. Om te schorsen heb je 2/3 meerderheid nodig, om opnieuw te beginnen heb je 28 landen nodig. Dat zal grote gevolgen hebben, zowel voor Turkije als voor Europa.
Ik hoop dat men niet met gevoelens maar met verstand naar deze situatie kijkt. Ik hoop dat men, liever gisteren dan vandaag, vooral het dossier over het rechtssysteem bespreekt, zodat er snel verstandige besluiten genomen kunnen worden. Alle andere opties zouden zowel voor Europa als voor de Turkse gemeenschap in Europa maar ook voor Turkije grote gevolgen hebben.
In het beste scenario zou een goed werkend en onafhankelijk Turks rechtssysteem ervoor kunnen zorgen dat het aantal mensenrechtenschendingen beperkt en bestraft zouden worden. Als Europa zich echt zorgen maakt dan zou een goed werkend en onafhankelijk Turks rechtssysteem hier een oplossing voor kunnen zijn. Geen hulp bieden en tegelijkertijd aan de zijlijn blijven roepen dat dingen ‘niet goed gaan’ is naar mijn mening te makkelijk en levert niets op.
Een democratisch en beschaafd Turkije zou zeker een meerwaarde kunnen betekenen voor Europa. Om die weg te kunnen bewandelen moet de weg van de dialoog van beide kanten open blijven. Verkiezingsretoriek, hoe handig die ook lijkt op het moment zelf, levert uiteindelijk niets op.
“Hollanda 2017 Örnek Kıdemli Vatandaşı” Arif Yakışır
Özcan Özbay
TURYAK Yaslilik Konseyi Dernegi tarafindan organize edilen ve bulunduğu ülkede Sivil toplum kuruluşlarında yönetici olarak görev yapanlar arasından seçilen ‘Örnek Kıdemli Vatandaş’ bu yıl Hollanda da herkesin yakından tanıdığı Arif Yakışır seçilidi.
Önceki gün Ankara da yapılan bir törenle ödülünü alan Arif Yakışır çok mutlu olduğunu belirterek “Beni bu ödüle layık gören herkese çok çok tesekkür ederim. 30 eylul 2017 tarihinde İstanbul’da organize edilen “TÜRYAK 2017 Örnek Kıdemli Vatandaş” Kongresinde ödülumu aldim. Mutluyum.” dedi.
5 YILDIR ATATÜRK`ÜN SİLAHINI TÜRKİYE YE GETİREMEDİ
Özcan Özbay
Zamanın Arjantin Cumhurbaşkanı Marcelo Torcuato de Alvear’ın tarafından Atatürk için özel olarak yaptırılan ve üzerinde altın harflerle General Mustafa Kemal yazısı bulunan Browning marka tabancayı 5 yıl önce İngiltere’de yapılan bir açık artırmada 20 bin sterline satın alan işadamı Bülent Türker, bu silahı bürokratik işlemlerin uzaması nedeniyle henüz Türkiye’ye götüremedi.
Bir çok kapı çaldığı halde hiçbirinden olumlu cevap alamadığını belirten Bülent Türker, “Tabancayı Türkiye’ye getirebilirsem birçok müzede sergiletmeyi planlıyoruz. Ancak tüm girişimlerime rağmen henüz gerekli izin ve belgeleri alamadım” dedi.
Bugüne kadar 6 kez el değiştirdiği bilinen tabancayı satın almak için yaşadığı Hollanda’dan İngiltere’nin başkenti Londra’ya giden Bülent Türker, 81 kişinin katıldığı ünlü müzayede salonu Christie’s’de düzenlenen ‘Antik Silahlar Müzayedesi’ndeki açık arttırmaya katıldı. 15 bin sterlinden başlayan açık artırmada 20 bin sterline kadar çıkan Türker, silahı vergi ve diğer masraflarla birlikte yaklaşık 100 bin lira harcayıp almayı başardı.
Bülent Türker, Londra’da yapılan açık artırmaya katılanlar arasında tek Türk olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Atatürk için özel olarak yaptırılan bu tabancanın açık artırmaya çıkarılacağını öğrenince büyük heyecanla Londra’ya gittim. Vergileriyle birlikte 100 bin liraya bana mal oldu. Parayı aynı hafta ödedim. Bu silahı Türkiye’ye getirmek istiyorum. Kullanma amaçlı değil, tamamen teşhir amaçlı bunu getirmek istiyorum. Bir aydır uğraşıyorum. Geçen haftadan beri Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde İçişleri Bakanlığı’nda temaslarım oldu. Ama hala olumlu bir sonuç alamadım. Hala bana bir belge verilmedi. Bunun için çok üzgünüm. Bununla ilgili ben devletten bakanlıklardan yardım istiyorum. Ben bu tabancayı Türkiye’ye getirerek gençlerimizin ve çocuklarımızın görmesini istiyorum”
5. KIRMIZI LALE FILM FESTIVALI HOLLANDA’DA BASLIYOR…
Özcan Özbay / Rotterdam
Festival jürisi tarafindan yapilacak degerlendirmeyle “En Iyi Film Ödülü” ve “En Iyi Yönetmen Ödülü” sahiplerini bulurken, Türk sinemasinin degerli sanatçilarina “Hayat Boyu Basari Ödülü” ve “Kirmizi Lale Ustaya Saygi Ödülü” verilecek. Ayrica bu yil ilk kez Kisa Film Yarismasi düzenlenerek genç sinemacilarin tesvik edilmesi amaçlandigi da belirtildi.
Bu yil uzun metrajda Sari Sicak, Siyah Karga, Bana Git De, Mor Ufuklar, Bütün Saadetler Mümkündür, Babamin Kanatlari, Agustos Böcekleri ve Karincalar filmleri olarak 8 film yarisacak.
Festival jürisi taninmis sinemacilar Jacques van Heijningen, Saskia Kagchel, Mehmet Eryilmaz, Gözde Kural, Anouk Sluizer’dan olusuyor.
Besinci festivalin bir de onur konugu bulunuyor. Yesilçam sinemasinin unutulmaz yönetmenlerinden Ertem Göreç bu yil Ustaya Saygi Ödülü’nün de sahibi olacak.
Ödüller 5 Kasim Pazar günü Rotterdam Cinerama sinemasinda yapilacak törenle sahiplerini bulacak.
Hollanda-Türkiye Kültür Vakfi’nin düzenledigi Kirmizi Lale Film Festivali, Hollanda ile Türkiye arasinda kültürel baglari sinema araciligiyla güçlendirmeyi ve Türkiye sinemasinin tanitimini hedefliyor.
Basin toplantisinda Programin ana sponsoru olan atlas Global ile bu yil icin imzalar atilirken, Atlas Global Hollanda Ceosu Melih Topuz “Bu bir baslangic olsun. Bundan sonraki tum Kultur sanat etkinliklerinde bizde elimizden gelen destekleri vermeye calisacagiz.”dedi.
Toplanti sonrasinda mikrofonlarimiza konusan Kirmizi Lale Film festivali Komitesi baskani Mehmet Emin Alkanlar Bu yil cok yeniliklerle doluyuz diyerek “Bu yilki festivalimizin biraz gec basliyor olmasinin sebebi, Mayis ayi icerisinde Turkiye ve Hollanda arasinda yasanan tatsiz olaylarin festivalimize yansimasini onlemek icindir. Gecte olsa oncekilere nazaran daha yogun ilgi ceken bir festival gerceklestirecegiz. Bu yil ilk olarak 5 ayri sehirde bir ay boyunca filmler gosterimde olacak. Ayrica bu yil en buyuk suprizlerden biride Turkiyenin ucuncu buyuk Film Festivali olan Adana Altin Koza film festivali ile kardes festival olduk. Bunun imzasi icinde onumuzdeki gunlerde Adana ya gidecegiz.”dedi.
HOLLANDA ERZURUMLULAR KULTUR VE DAYANISMA VAKFI KERMESi
Foto: Hikmet Gur
Kamera : Ozcan Ozbay / Denhaag
Hollanda Erzurumlular Kultur ve Dayanisma Vakfi Denhaag ve cevresinde yasayan Erzurumlular icin iki gun suren bir kermes duzenledi.
15 farklı standın acildigi kermeste Erzurum ve yöresel malzemeler ve objeler sergilenirken gıda standinin gözdesi de yörenin en cok sevilen yemeği olan Cağ Kebabı oldu.
Erzurum’un meşhur Cağ Kebabini yemek icin sira bekleyen Erzurumlular bu güzel etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan Hollanda Erzurumlular Kultur ve Dayanisma Vakfi yöneticilerine tesekkur ettiler.
Vakfın baskani Akın Ozvezneci bu yıl vakıf olarak dorduncu kez kermes calismasi yaptiklarini, iki gunluk kermese ilginin her gecen yil dahada ilginin arttigini ancak beklentilerinin dahada fazla olmasini belirterek ” Hafta sonu 4. kermesimizi gerceklestirmis olduk. Oncelikle yonetim kurulum adina yuregini ortaya koyarak kermeste calisan uyelerimize ve uye olmayan tum dostlarimiza, desteklerini esirgemeyen dost teskilatlara da tesekkur ediyorum. Gerek malzeme verdiler gerek uyeleriyle kermesimize katildilar.
Sponsorluk yapan firmalardan da Allah razi olsun. Yorulduk ama degdi. Insallah onumuzdeki yillarda daha guzel ve kapsamli faaliyetler gerceklestiririz. ” dedi.
Hollanda’da “Açik Mülteci Kamplari Günü”
Hollanda’da, Güvenlik ve Adalet Bakanliginca “Açik Mülteci Kamplari Günü” düzenlendi.
Bu yil üçüncüsü düzenlenen etkinlik kapsaminda, ülke genelinde halka açilan 51 mülteci kampini toplam 27 bin kisi ziyaret etti.
Etkinlik hakkinda AA muhabirine konusan Mülteci Kamplari Merkezi (COA) Halkla Iliskiler Müdürü Nicole Raaijmaakers, etkinlik sayesinde kamptaki mülteciler ile ziyaretçilerin bir araya gelerek bilgi alisverisinde bulundugunu belirtti.
Son yillarda mülteci akisinin azaldigina deginen Raaijmaakers, “Özellikle Türkiye ile AB arasinda Mart 2016’da imzalanan mülteci anlasmasindan sonra Hollanda’ya basvuru yapan ve gelen mülteci sayisi önceki yillara göre yari yariya azaldi.” diye konustu.
Raaijmakers, son verilere göre Hollanda’da 22 bin mültecinin bulundugunu söyledi.
Hollanda’da “Islamofobi Sempozyumu” Yapildi
Hollanda’nin baskenti Amsterdam’da, “Islamofobi ve Yabanci Düsmanligi Sempozyumu” düzenlendi.
Avrupa-Akdeniz Göç ve Gelisme Merkezi ile Kollektif Islamofobiye ve Ayrimciliga Karsi Vakiflari is birliginde düzenlenen sempozyumda, Avrupa Birligi Temel Haklar Ajansinin (FRA) Müslümanlara yönelik ayrimcilik konusunda yaptigi anket ele alindi.
Konuyla ilgili AA muhabirine degerlendirmelerde bulunan antropoloji uzmani Dr. Martijn de Koning, siyasetçilerin artik seçim çalismalarinda Islam üzerinden prim yapmayi birakmalari gerektigini söyledi.
FRA’nin anketinde, AB ülkelerinde en çok Hollanda’da Müslümanlarin ayrimciliga maruz kaldiginin belirtildigine dikkati çeken Koning, “Ülkedeki mart ayinda yapilan genel seçimlerde sadece asiri sag partilerin degil diger partilerin de Islami ‘öcü’ göstererek siyaset yapmasi halki etkiledi. Siyasetçilerin seçimlerde oy kazanmak için artik Müslümanlari kullanmayi birakmasi lazim. Bir siyasetçi bile Müslümanlar ile kendi halki arasinda ayristirma yapiyorsa, o zaman halk bunu neden yapmasin? Siyasetçilerin bu konuda büyük sorumluluklari var.” degerlendirmesinde bulundu.
FRA’nin Müslüman göçmenler ve onlarin AB ülkelerinde dogan çocuklarinin yasadiklarini arastiran bir anketinde, Müslümanlarin büyük çogunlugunun giderek artan ayrimciliga ve tacize maruz kaldigi ortaya çikmisti.
Ankete göre Müslümanlar, AB ülkelerinde en çok Hollanda’da ayrimciliga maruz kaliyor.
© 2025 - Pap Team - Tüm Hakları Saklıdır
