Gacılar sizlerden istirham ediyoruz, lütfen “koca-lar-iniz-a” sahip çıkın..!
Bu deli yine ne diyor dediğinizi duydum! Hem o deli değil canım zir deli olacaktı.. Bu haftanın konusu Özgür kadınların dramı.. Dram diyorum çünkü gerçekten dramın önde gidenini yaşıyoruz yahu. Biraz insaf yani.. Resmen psikolojik şiddet uygulanıyor bazı kadınlara ve biz, yani o bazı kadınlar, artık yeter diyoruz! YETER!
Başlamadan belirtmeliyim ki bütün koca-lar-a geçerli değil bu yazı, bazılarına geçerli.. Çok düzgün pırlanta gibi eşler de var, görüyoruz. Adam gibi adamlar yani.. Herkesi zan altında bırakmak olmaz tabi.
Özgür kadın ne dir? Özgür kadın biz bazı kadınlara göre kendini geliştirmiş, prensipleri olan, hayatını kendisi idare eden, kendi ayaklarının üzerinde duran, insanlara insan gibi muamele eden bir insandır. Bazıları ise bu kadınların aşırı rahat olduğunu düşünür, yani şöyle söyleyim, o bar senin bu bar benim gezdiğimizi falan düşünürler. Yok, arada bir gezeriz fakat her hafta veya her gün de gezmiyoruz çünkü vaktimiz yok. Neyse, özgür kadının özgür kadınlara göre ne olduğunu ve bazılarına göre ne olduğunu açıkladıktan sonra konumuza gelebiliriz.
Girdiğimiz ortamlarda insanlara insan oldukları için selam verdiğimiz doğrudur, oturup bir fincan kahve içtiğimiz de doğrudur fakat senelerdir, ki ben 2013 yılının kasım ayından itibaren bu organizatörlerin, sivil toplum kuruluşların, gazetecilerin bulduğu dünyanın içerisindeyim. İlk yazımı 2015 yılının ocak ayında yazmıştım, o zamanlar Güncelhaberde başlamıştım ve konular genelde bu yönlü olmuştu. Hatta ikinci yazım “Face bekarları” adı altında yayınlanmıştı. Ben bu konuyu yazmaktan az biraz sıkılmaya başlamış olsam da hala hiç bir şey değişmemiş aradan 3 sene geçmiş olmasına rağmen. Değişir mi? Bilmiyorum, fakat değişene kadar yazacağız artık.. Face bekarları genelde bizim Türk erkeklerinin Facebook’da bekar takılıp gerçek hayatta evli olan erkeklerdir. Ben bunlara bir ara Kaşar Beleş Jigolo da demiştim fakat sorunun ben sadece o evden kaçan, dışarıda macera arayan erkeklerden kaynaklandığını düşünmüyorum artık, kimse de kusura bakmasın bacım!
Bacılarım, kardeşlerim, ablalarım, teyzelerim, lütfen evde kocanızla beraber otururken şalvar giymekten vazgeçin, onlara yemek ve temizlik dışında biraz olsun ilgi gösterin, sadece çocuklarınızla ilgilenmeyin, beraber yemeğe çıkın, tatile gidin, evliliklerinizdeki kaybettiğiniz heyecanı tekrar yakalamaya çalışın, ben ne biliyim eşinizle iletişim kurun be! Baktınız olmuyor beraber el ele tutuşup terapiste gidin, olmaz mı? Bu evlilik içerisinde yaşanan iletişim kopukluğunu tekrar birbirine yapıştıran çok güzel terapistler varmış. Hatta sağlık sigortanız karşılıyor bile olabilir yani.. Evliliğinden sıkılan erkeklerin uyguladığı şiddetten bu bahsettiğim özgür kadınlar var ya, artık bıktı! Resmen bıktı! Gerçekten bıktılar! Bende dahil bunlara..!
Her defasında kendimizi korumaktan bıktık, yorulduk abi! Yeter artık bacım, bi zahmet kocana sahip çık sonra kabak bizim başımıza patlıyor ama.. Haksızlık bu! Biz her defasında o maceracılarla uğraşmak zorunda mıyız? Değiliz! Bir zahmet artık kendiniz uğraşın ve siz Kaşar Beleş Jigololar da lütfen ötede oynayın..! Yeter uleng!
Loca Gundi sever sizi, face bekarlarını hariç!
Saygılarımla,
Cumhuriyetin büyümeyen asi kızı
Şenay Tosun
Açılışta bir konuşma yapan İbrahim Yarar gelen herkese teşekkür ederek “Daha açılışımızı yapmadan bazı sıkıntılar yaşadık ama en sonunda açtık. Açılışa kadar geçen zamanda bizlerden desteklerini esirgemeyen siz değerli dostlarıma teşekkür ederim.” dedi.
Sahin Yildirim: Hollanda’ya çesitli sebeplerle 1960 yillarda gelen ve 50 yili askindir burada yasayan birinci neslin tarihine sahip çikmamiz gerekiyor. Neden ve hangi sebepten Hollanda’ya geldiler ve neden Hollanda’da kalmaya karar verdiler? Hollanda’ da son 50 yilda ekonomi, egitim, siyaset ve kültür alanlarinda nerelere geldiler. Kisacasi son 50 yilimizi kayda alarak, arsivleyerek yeni nesillere tarih boyunca aktarmak istedim.
Belediye Baskani Ahmed Marcouch: Ben kendimi metafor olarak bir agaca benzetiyorum. Bu agaç dallari, yapraklari ve meyvesi olan bir agaç. Bu agaç kökleri hepsi agacin soguk havaya ve siddetli yagislara karsi saglam bir sekilde ayakta olmasini sagliyor. Ben insan olarak agaca benzetiiyorum. Bir erkegim, müslümanim, babayim ve 10 yasinda Hollanda’ya gelen Fas uyruklu bir insanim. Daha sonra bu köklerde bir polis var ve aslen Amsterdam’li olan biri akabinde Arnhem’e gelmis ve belediye baskani olan bir Ahmed var. Aslinda Ahmed Marcouch’ u Ahmed Marcouch yapan kökleridir. Yani nereden geldigi ve su anda hangi konumda oldugudur. Bu Ahmed ancak kökleri saglam olursa siddetli esen rüzgara karsi saglam durabilir ve baskalarina faydali olabilir. O sizi siz yapan ve sizi ayakta tutan köklerinizi unutmayin ve geçmisinizi unutmadan gelecege hazirlanin.
Sinevizyon gösterisi sonrasında Müsiad Rotterdam başkanı Mustafa Duyar ın açılış konuşması ile başladı. Başkan Duyar Müsiad Rotterdam şubesinin yeni yıl resepsiyonuna icabet ettiklerinden ötürü tüm davetlilere teşekkür ederek “2 Aralık 2017 de resmi açılışımızla birlikte yeni yıla yüksek bir moral ve motivasyon ile başlamak, 2018 yılına ait hedeflerimizi sizlerle paylaşmak ve iş dünyasında olmamız gereken yere doğru sağlam ve doğru adımlarla ilerlemek istiyoruz. Müsiad hem geldiği ülkeyi seven hemde yaşadığı ülkeye önemli katkılar sağlamak isteyen içinde yaşadığımız toplumla samimi dostluklar oluşturan ve bu dostluğu karşılıklı kar a dönüştürmek isteyen bir oluşumdur.”dedi.
Daha sonra Rotterdam Başkonsolosu Sadın Ayyıldız da bir konuşma yaptı. Ayyıldız konuşmasında 2017 yılının her bakımdan zor bir yıl olduğunu vurgulayarak “Hem ulusal hemde uluslar arası düzeyde kayda değer gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Eminim 2018 yılıda en az o kadar zor belkide daha zor bir yıl olacak. Uzun ve meşakkatli bir yol. Ben bu yolda tüm işadamlarımıza, tüm iş dünyamıza başarılar diliyorum.”dedi.
Daha sonra Başkonsolos Sadın Ayyıldız a ve gecenin hazırlanmasında emeği geçenlere çiçek takdimi yapıldı.
