spot_img
Ana Sayfa Blog Sayfa 442

Hollanda’nin Gözünü Korkutan Tesis

Hollanda’nin Gözünü Korkutan Tesis Yilda 1 Milyon 725 Bin Yerli Orkide Üretiyor

Yalova’da kurulan orkide üretim tesisi, ülkenin orkide ihtiyacinin yüzde 50’sini karsiliyor. Orkide aliminin büyük bölümünü Hollanda’dan yapan Türkiye yilda 25 milyon avroyu yurt disina kaçiriyor.

Türkiye’nin en büyük çiçekçilik kümelenme modeli içerisinde yer alan Solo Plant isimli tesis, tamami yerli olan orkide üretimi ile ülkenin bu alandaki disa bagimliligini büyük ölçüde azaltiyor. Tesiste olusturulan gen laboratuarinda genden satis boyuna kadar yillik 1 milyon 725 adet yerli orkide üretiliyor. Türkiye bu tesis kurulmadan evvel 5 oilyon orkideyi yurt disindan aliyor ve yaklasik 25 milyon avro yurt disina gidiyordu. Bu tesisin üretime baslamasinin ardindan ülkenin orkide ihtiyacinin yüzde 50’lik bölümü yerli üretimle saglanmaya basladi.

Türkiye’nin en büyük orkide pazarlarindan birisi olan Türkiye’nin orkide ihtiyacini azaltan tesis Hollanda’nin korkusu oldu. Tesisin üretimi ile ilgili bilgi veren Solo Plant Yönetim Kurulu Baskani Turhan Tugtekin, “Bu tesisin kurulus gayesi orkide üretmek. Doku kültürü laboratuarimizda fide üretiminden baslayarak 3 yil gibi bir sürede çiçegini açacak hale getiriyoruz. Fide asamasindan satim boyuna kadar tamamen yerli üretim yapiliyor. 22 bin metre kare alanda üretim yapiyoruz. Geçen yila nazaran kapasitemiz yüzde 15 oraninda artti. Ama halen tam kapasiteye ulasmis degiliz. 2019 yilinin sonuna dogru tam kapasiteye ulasmayi hedefliyoruz. Su anda ülkemiz yaklasik 5 milyon orkideyi Hollanda’dan aliyor” diye konustu. – YALOVA

Kaynak: IHA

Tuzağa Düşen Fareyi, Hayvan Ambulansı Çalışanları Kurtardı

Tuzağa Düşen Fareyi, Hayvan Ambulansı Çalışanları Kurtardı

Hollanda’nın Lahey kentinde, fareyi kapana yakalanmış halde gören ev sahibi, “kendini suçlu hissettiğini ve vicdanının sızladığını” belirterek hayvan ambulansını aradı.

Hollanda’nın Lahey kentindeki hayvan ambulansı, sıra dışı bir kurtarma operasyonu gerçekleştirdi.

Ambulans görevlileri uzun bir uğraş sonucu, küçük bir fareyi yakalandığı tuzaktan kurtardı.

Evindeki fare sorunundan kurtulmak isteyen bir Lahey sakini, farelerin dolaştığı yerlere üzerinde tutkal bulunan fare kapanları yerleştirdi.

Salı sabahı küçük bir tarla faresi kapana yakalandı.

Ayakları tutkala yapışan fare, çaresiz biçimde kapandan kurtulmaya çalıştı.

Fareyi bu durumda gören Laheyli ev sahibi, “kendini suçlu hissettiğini ve vicdanının sızladığını” belirterek hayvan ambulansını aradı.

Kısa sürede olay yerine helen hayvan ambulansı çalışanları, uzun bir çalışma ve tutkalın üzerine döktükleri un sayesinde fareyi kurtardılar.

Hollanda’da tutkallı fare kapanlarının kullanılmasına sıcak bakılmıyor ancak bu kapanlar mağazalardan kolayca satın alınabiliyor.

Hayvan ambulansı yetkilileri, bu konudaki yasal boşluğun giderilerek, tutkallı kapanların tamamen yasaklanmasını savunuyor.

BBC

HOLLANDA SOSYAL YARDIM ALAN 12 BİN TÜRK VATANDAŞINI TAKİBE ALDI

HOLLANDA SOSYAL YARDIM ALAN 12 BİN TÜRK VATANDAŞINI TAKİBE ALDI

Hollanda’da, hem sosyal yardımlardan faydalanıp hem de Türkiye’de yatırımı olan 12 bin kişinin tespit edildiği ve bu kisilerin teknik takibe alindigi ogrenildi.

NOS Haber sitesinde yer alan habere göre Türkiye’de mal varlığı olanlara yönelik araştırmaları sürdüren Hollanda, sosyal yardım alarak yasamini surduren ve ayni zamanda da Türkiye’de evi ve parası olan 12 bin Türk’ün tespit edildiği ve bunlarin teknik takibe alindiklari ogrenildi.

Gazeteni hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberde, 2016 ile 2017 yılında 625 kişinin dosyasının incelendiği savunuldu. Bu araştırmalarda sosyal yardim alarak yasamlarini surduren ve Turkiye de ev yada parasi olanlarin Hollanda devletinden tam 17 milyon Euro’yu gizledikleri tahmin edildigide bilgiler arasinda. Cogunluykla bu mal varlığına çifte vatandaş olanların sahip olduğu, bu kişilerin Hollanda’da yardım alıyor olmasının yasal olmadığı kaydedildi. Yurt dışında mal varlığı olan kişilerin Hollanda’da yardım alma haklarının olmadığı aktarıldı.

Hollanda’da sosyal yardımlardan faydalanan kişilerden T. C. kimlik numarası istenmeye başlamıştı. Hollanda Sosyal Sigortalar Kurumunun dört yıl önce başlattığı Türk vatandaşlarının TC kimlik numaralarını vermesi mecburiyetini Yüksek İdare Mahkemesi de onaylamıştı.

Sadece Türk vatandaşlarına yönelik uygulamaya göre Türk vatandaşlarının ek sosyal ödenek alabilmesi için TC kimlik numaralarını vermeleri tekrar mecbur hale getirildi.

Türkiye Sevdalısı Gurbetçi Papağanın Şaşırtan Repertuvarı

Türkiye Sevdalısı Gurbetçi Papağanın Şaşırtan Repertuvarı

Türkiye sevdalısı gurbetçi papağanın şaşırtan repertuvarıİSTANBUL – İki yaşındaki sultan papağanı Niko’nun ezbere bildiği şarkılar dinleyenleri şaşkına çeviriyor.

İSTANBUL – İki yaşındaki sultan papağanı Niko’nun ezbere bildiği şarkılar dinleyenleri şaşkına çeviriyor. Sosyal medyanın yeni gözdesi olan gurbetçi papağan ‘Ölürüm Türkiyem’ türküsü ve ‘Ceddin deden’ marşını ezbere biliyor.
Hollanda’da yaşayan Çorumlu Ayhan Özkader, özlediği memleketinin türkü ve marşlarını çok sevdiği papağanına öğretti. O da çok geçmeden ‘Ölürüm Türkiyem’ türküsünü ıslık çalarak söylemeye başladı. Hem cam kenarından manzarayı seyredip hem de türkü ve marşların melodilerini ıslık çalan Niko, ezbere bildiği şarkılar ve repertuvarıyla ilgi çekiyor.

Sevimli halleriyle dikkat çeken papağanın yetenekleri bununla da sınırlı değil. Papağan, Çanakkale Türküsü’nü ve Mehter Marşı’nı da ezbere biliyor.

“Her şeyi beraber yapmak istiyor”

1 aylıkken Niko’yu eğitmeye başlayan sahibi gurbetçi Ayhan Özkader, Niko’nun aileden biri olduğunu söyledi. Sevgi ile besledikleri kuşlarından iyi bir karşılık aldıklarını ifade eden Özkader, “Aileden birisi gibi. Bize 1 aylıkken geldi. 3 aylıkken ayağı kırıldı. Ona çok güzel sevgi verdik ve bunun karşılığını da almaya başladık. Bir yere bırakıp gidemiyoruz çünkü sürekli ismimizi söylüyor. “Nisa gel” diyor. Bir yere giderken boynunu büküyor. O yüzden onu da götürüyoruz. Çok güzel bir kuş, her şeyi söylüyor her şeyi beraber yapmak istiyor. Bazıları “İsmini niye Niko koydular” diyor. Çünkü Hollanda kuşu. Biz de kolay olsun diye Niko koyduk” dedi.

Işid’e Katılmak İçin Suriye’ye Giden Melis’i Babasının Mücadelesi Kurtardı

Işid’e Katılmak İçin Suriye’ye Giden Melis’i Babasının Mücadelesi Kurtardı

Hollanda’nın Rotterdam kentinde mahkeme, IŞİD’e katılmak için 2 yıl önce Suriye’ye giden Türkiye kökenli Melis Atıcı’yı, ayak bileğine kelepçe takılmak koşuluyla, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.

Yaklaşık 6 aydır Hollanda’nın en sıkı cezaevlerinden bir olan Vught’te kalan 23 yaşındaki Melis’in babası Faruk Atıcı’nın çabaları sonucu cihatçıların elinden kurtulduğu ortaya çıktı.

Faruk Atıcı, kızı Melis ile 5 aylık bebeğini kurtarmak için verdiği mücadeleyi Hollanda Televizyonu’na (NOS) anlattı.

Melis’in öyküsü, erkek arkadaşı Yusuf’un birkaç yıl önce IŞİD’e katılmak için Suriye’ye gitmesiyle başlamış. 20’li yaşların başındaki genç kadın, Yusuf’a aşık olduktan sonra giderek radikalleşmiş.

Yaklaşık 2 yıl önce de, “Cennete gideceğim” diyerek Hollanda’daki evinden kaçıp, Suriye’ye geçmiş.

Kızının, geleceği belirsiz bir karanlığa adım attığını belirten Faruk Atıcı, polise haber vermiş. Aile, uzun bir süre kızlarıyla bağlantı kuramamış.

Bu süre içerisinde Yusuf adlı cihatçıdan bir erkek çocuk sahibi olan Melis, IŞİD’e yönelik operasyonların yoğunluk kazandığı günlerde ailesini arayarak Hollanda’ya dönmek istediğini söylemiş.

Bu sırada Yusuf, hava operasyonları sırasında öldürülmüş. Melis, bebeği ile birlikte insan kaçakçılarının yardımıyla Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışmış.

Ancak yoğun bombardıman nedeniyle Türkiye’ye ulaşamamış. Sınır bölgesinde Kürt gruplar tarafından yakalanan Melis, bebeği ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde Kürtler ‘in denetimindeki bir kampa götürülmüş.

Kamptaki diğer Hollandalı kadınlarla birlikte Lahey hükümetinden yardım isteyen Melis’e, herhangi bir Hollanda temsilciliğine bizzat başvuru yapması gerektiği iletilmiş.

At sırtında Suriye’den Irak’a

Suriye’de Hollanda diplomatik temsilciliği olmadığı için Melis’in eve dönüş çabası boşa çıkmış. Bunun üzerine babası Faruk Atıcı, kızını kendisi kurtarmaya karar vermiş.

Birkaç kez Türkiye’ye giden Atıcı, insan kaçakçıları ile iletişim kurmuş. Gerekli parayı sağlamak için evini satan ve varını yoğunu harcayan Faruk Atıcı, geçen yaz zorlu bir yolculuğa çıkmış.

Kimi zaman taksi ve tekne ile kimi zaman da yaya veya at sırtında Türkiye’den Irak’a, oradan da Suriye’nin kuzeyine ulaşmayı başarmış. Kızının tutulduğu kampı bulan Atıcı, uzun uğraşlar sonucu Kürt yetkilileri ikna ederek, insani nedenlerle Melis’in serbest bırakılmasını sağlamış.

Melis, babasını karşısında görünce büyük bir şaşkınlık yaşamış. Faruk Atıcı, kızıyla karşılaşma anını, “Çok güzel bir andı” diye anlatıyor.

Ancak asıl zorluk bundan sonra başlamış. Gece yarısı baba, kız ve 5 aylık bebek insan kaçakçıları eşliğinde at sırtında Suriye’den Irak’ın kuzeyine gitmek için yola çıkmışlar.

Atıcı, “Bu çok tehlikeliydi. Resmi evrakımız yoktu. Çok büyük bir risk aldık. Neyse ki şanslıydık, her zaman ağlayan bebek o gece hiç ağlamadı” diyor.

Zorlu bir yolculuk sonrası Irak’ın kuzeyindeki Erbil kentine ulaşan Atıcı ile kızı ve torunu, doğruca Hollanda Konsolosluğu’na gitmiş.

Ancak konsolosluk, gerekli seyahat belgelerinin düzenlenebilmesi için anne ve çocuğa DNA testi yapılmasını istemiş.

Melis ve bebekten alınan DNA örnekleri, test için Hollanda’ya gönderilmiş. Bu arada Faruk Atıcı ile Melis ve bebeği, “herhangi geçerli bir belge olmadan, kaçak yollarla ülkeye girdikleri gerekçesiyle” Irak makamlarınca tutuklanmış.

Cezaevinde dayak ve tecavüz

Atıcı, ayrı bir cezaevine, Melis ve bebeği de başka bir cezaevine konmuş. Küçük bir koğuşta 75’ten fazla kişiyle birlikte kalan Faruk Atıcı, oradaki durumu, “Ne duş ve tuvalet vardı ne de yatak ve battaniye” diye anlatıyor.

Cezaevi koşullarının oldukça ağır olduğunu söyleyen Atıcı, “Mahkumlar her gün dövülüyor, genç çocuklara tecavüz ediliyordu” diyor.

Cezaevinde kalanların çoğunun cihatçı olduğunu belirten Atıcı, birçok IŞİD savaşçısının İslam hakkında hiçbir şey bilmediklerini, hatta nasıl dua edileceğinden bile haberlerinin olmadığını söylüyor.

İki ay sonra DNA sonuçlarının gelmesinin ardından, Hollanda’nın Erbil Konsolosluğu’nun gerekli belgeleri hazırlaması üzerine baba – kız ile bebek serbest bırakılmış.

Babası ve bebeği ile Erbil’den Hollanda’ya uçan Melis, yaklaşık 6 ay önce Amsterdam Schipol Havalimanı’nda “terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle” gözaltına alındı.

Vught Cezaevi’nde özel bir hücreye konulan Melis Atıcı, Pazartesi günü yapılan duruşmada, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Faruk Atıcı, kızı ve torunun Hollanda’ya getirmek için verdiği mücadele için, “Aslında yaptığım delilikti. Ölebilirdim de.” diyor.

Suriye’ye giderken yolculuğunun “cennetle sonuçlanacağını” düşünen Melis’in artık pişman olduğunu söyleyen Atıcı, oğluna duyduğu sevginin onu iyileştireceğine ve yeniden normal bir hayat sürmesine yardımcı olacağına inanıyor.

BBCTurkce

Helal Kesim Yasağına Tepki: Avrupa’da Yaşamak Zorlaşıyor

Helal Kesim Yasağına Tepki: Avrupa’da Yaşamak Zorlaşıyor

MÜSLÜMANLARIN ‘helal’, Musevilerin ise ‘koşer’ olarak adlandırdığı kesime göre hayvanların kesilmeden önce sağlığı ve bilincinin yerinde olması gerekiyor.

Kesimden önce hayvanların şoklanması ise buna mani olarak, Müslüman ve Musevi toplumların tükettiği helal ve koşer ürünlerin elde edilmesini engelliyor. Genellikle aşırı sağcı kesimler ve hayvan hakları savunucularından oluşan yasak taraftarları ise şoklanmadan ya da uyutulmadan kesilen hayvanın acı çektiğini ve haklarının ihlal edildiğini öne sürüyor.

Avrupa’da 1933’te Adolf Hitler’in Almanya’da şoklanmadan hayvan kesimini yasaklamasıyla yoğun olarak gündeme gelen uygulama, İsveç, İsviçre, Norveç, İzlanda, Danimarka ve Slovenya’da bulunuyor. Diğer yandan Fransa, Almanya, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, İspanya, Estonya, Finlandiya ve Polonya gibi ülkelerde dini adetlerin yerine getirilmesi söz konusu olduğunda şoklanmadan kesime izin veriliyor. Helal kesimi yasaklayan ülkeler listesine katılma yolunda olan Belçika’nın Flaman Parlamentosu’nun aldığı helal kesim yasağı kararının, ülkenin Valonya bölgesinde de 1 Eylül’de yürürlüğe girmesi bekleniyor.

YASAK, BRÜKSEL’E DE SIÇRAYABİLİR

İlk etapta Flaman bölgesindeki teknik altyapı yetersizliği nedeniyle yasak sadece küçükbaş hayvanlar için geçerli olsa da büyükbaş hayvanların da kesildikten hemen sonra uyuşturulması zorunlu kılınıyor. Flaman bölgesindeki teknik yetersizliğin giderilmesiyle büyükbaş hayvanların da şoklanmadan kesilmesinin yasaklanması bekleniyor. Müslüman ve Musevi toplumlarının başvurusuyla Belçika Anayasa Mahkemesine taşınan yasak hakkında karar beklenmekle beraber, ülkenin iki bölgesinde çıkan helal kesim yasağının Brüksel bölgesine sıçraması da genel endişeler arasında yer alıyor.

‘HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI’

Belçika’daki Müslüman toplumunu temsil eden ve hükümetle toplum adına ilişkileri yürüten Belçika İslam Temsil Kurulu Başkanı Mehmet Üstün, kararın henüz yeni yürürlüğü girdiği için etkilerinin net olarak görülemediğini söyledi. İslam dininin Belçika’da 1974’ten beri tanındığını anımsatan Üstün, “Belçika’da İslam dini tanınınca bu dinin ritüelleri de tanınmış oldu. Kurumsallaşma bakımından Avrupa’da İslam dinine yaklaşım açısından en ilerde olan Belçika, böyle bir yasak koyunca herkes hayal kırıklığına uğradı” dedi.

Üstün, Belçika’da 2 bine yakın din dersi öğretmeni, 100’e yakın hükümet tarafından maaşı ödenen imam ve hapishanelerde görevli dini görevliler bulunduğuna dikkati çekerek, “Bu yasağın etkileri mutlaka olacaktır. Örneğin kurban kesimi esnasında büyük sıkıntılar yaşayacağımızı tahmin edebiliyorum” diye konuştu.

‘HUKUK DEVREYE GİRMELİ’

Belçikalı Müslümanların helal kesim yasağı dolayısıyla alternatif arayışına gireceğini belirten Üstün, şöyle devam etti: “Hollanda’da bugün itibarıyla helal kesim yasaklanmıyor. Oraya yönelme olabilir. Almanya’da kesim esnasında değil, kesimden sonra şok uygulanıyor. Brüksel başkent bölgesinde kesim yasağı yok. Umuyoruz bu yasak hukuken geri teper ve tekrar Müslümanlar kendi ritüellerine göre hayvanlarını kesebilir. Avrupa’da özellikle İslam karşıtlığı üzerine inşa edilmiş bir popülizm var ancak Belçika bir hukuk devleti. Din ve vicdan özgürlüğü ve dini pratiğin yaşanabilirliği anayasanın teminatı altında. Dolayısıyla eğer kanunlar dini pratiği yasaklar hale dönüşmüşse, burada hukukun devreye girmesi gerekir.”

‘AVRUPADA YAŞAMAK ZORLAŞIYOR’

Brüksel bölgesinden haham Shimon Lasker ise yasak taraftarlarının hayvanları korumaya yönelik argümanlarının Musevi toplumda şüpheyle karşılandığına dikkati çekti. Musevi toplumun bu yasağı dini özgürlüklerinin kısıtlanması olarak yorumladığını belirten Lasker, bundan rahatsızlık duyulduğunu ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan kötü hatıraların tekrar canlandığını ifade etti.

Lasker, “Bu tarz yasaklar nedeniyle günün sonunda Museviler Avrupa’da yaşamanın giderek zorlaşmaya başladığı kanısına varıyor” diye konuştu.

Koşer ve helal kesimin hayvana en az acı veren yöntem olduğunun daha iyi anlatılması gerektiğine işaret eden Lasker, keskin bir bıçakla kesilen hayvana zarar gelmediğini ve acı hissetmediğini anlatmak gerektiğini dile getirdi.

‘BİR SONRAKİ ADIM SÜNNET OLURSA?..’

Lasker, koşer kesimin yasak olduğu ülkelerde Musevi toplumların başka ülkelerden koşer et getirterek bu ihtiyacı karşıladığını, benzer bir yasağın tüm Belçika’da geçerli olması durumunda da bu uygulamaya geçilebileceğini vurguladı.

Musevi toplumun bir şekilde başka ülkelerden dini inancı için şart olan koşer et ihtiyacını karşılayabileceğini belirten Lasker, “Ancak bir sonraki adım ne olacak? Buna odaklanmalıyız. Belçika başka ülkelerden dini ritüellere göre kesilmiş etin getirilmesini de yasaklarsa? ya da bir sonra ki adım sünnetin yasaklanması olursa?” ifadelerini kullanarak, ülkedeki hukuki düzenlemelerin Yahudi karşıtlığına dönüşmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Lasker, Musevi ve Müslüman toplumun dini özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı birlikte hareket etmesi gerektiğine de dikkati çekti.

‘İNSAN HAKLARINA AYKIRI’

Belçika vatandaşı Türkiye kökenli Salih Özdemir, helal kesim yasağı kararından memnun olmadıklarını belirterek, “Elimizden alınan bu hakkın parlamentoda geri verilmesini talep ediyoruz” dedi. İsmail Gündoğdu ise helal kesimle ilgili Müslümanların bugüne kadar bir sorunu olmadığını hatırlatarak, “Kararın insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyoruz. Kardeşçe ve bir arada yaşamanın yollarını bulmamız lazım. Bunun yolu da yasaklardan geçmiyor” diye konuştu.

Hümeyra’nin ailesi Polis bizi ciddiye almadi

Hümeyra’nin ailesi Polis bizi ciddiye almadi

Geçtigimiz yilin aralik ayinda Rotterdam Tasarim Koleji okul Bahcesinde Bekir Eraslan. tarafindan Öldürülen 16 yasindaki Hümeyra’nin ailesi, bugün Hollanda’nin günlük gazetesi AD’de çikan ropartajlarinda ‘polis ve yargi islerini iyi yapmis olsaydi Hümeyra hala hayatta olacakti’ dedi.

Ailenin ifadesine göre 16 yasindaki Hümeyra 18 Aralik’ta, on bes aydir tehdit altinda oldugu Bekir Eraslan tarafindan okulda vurularak öldürülmüstü.

Gazetenin haberine göre, Aile Hümeyra, Rotterdam Tasarim Koleji okul bahcesinde Bekir Eraslan tarafindan düzenli olarak tehdit ediliyordu. Aile bu nedenle defalarca polise sikayette bulunmus ama aileye göre ciddi bir tedbir alinmamis Aile simdi olayda kusuru olabilecek kurumlara karsi yasal islem baslatmayi düsünüyor.

Sarı Yeleklilerden Sonra “Kırmızı Yelekliler”

Sarı Yeleklilerden Sonra “Kırmızı Yelekliler”

UTRECHT – Hollanda’da sarı yeleklilerin protestolarının ardından, Uthrech kentinde, “kırmızı yelekliler” protestosu düzenlendi. Ancak protesto, beklenilen ilgiyi görmedi.

Fransa’da başlayan, çevre ülkelere sıçrayan “sarı yelekliler” gösterilerinin ardından “kırmızı yelekliler” de protesto düzenledi. Yaklaşık bir aydır toplanması beklenilen kırmızı yeleklilerin gösterisi ilgi görmedi. Yaklaşık 150 kişilik bir katılımla Hollanda’nın Utrecht kentinin meydanında toplanan göstericiler, pankart taşıyıp şarkı söyledi. Söyledikleri şarkıda taleplerini dile getiren kırmızı yelekliler, Başbakan Rutter’nin politikalarını eleştirip, eğitim ve sağlık hizmetlerinin herkesin hakkı olduğunu dile getirdi.

“Başbakan Rutte hükümetinin gitmesi lazım”, “Irkçılık ve faşizme dur de” ve “Aynı iş, aynı maaş” yazılı pankart taşıyan göstericiler, mülteci politikasının esnetilmesini istedi.

Polis eşliğinde gerçekleşen protestonun ardından göstericiler olaysız şekilde dağıldı.

Kaynak: İHA

İsmine Yakışır Açılış, Semazen Restaurant “Sema gösterisi” ile açıldı

İsmine Yakışır Açılış, Semazen Resaurant “Sema gösterisi” ile açıldı

Özcan Özbay

Hollanda da gıda sektöründe uzun süre çalışan, sektörün mutfağında yer alan Recep Tunç ailesi ile birlikte Schiedam da Semazen Restaurantı açtılar.

Açılış törenine DENK Partisi lideri Tunahan Kuzu, MÜSİAD Rotterdam Başkanı Mustafa Duyar, Tesiad Hollanda Temsilcisi Fikret Gür başta olmak üzere çok sayıda davetli katıldı.

Törende Müsiad Rotterdam Başkanı Mustafa Duyar ve Türk Asıllı Milletvekili Tunahan Kuzu birer konuşma yaparak Hollanda’da Türk girişimciliğinden övgü ile söz ettiler ve Tunç ailesinin de bu girişimciler arasında yer alasından duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Uzun yıllar Hollanda Türk Restoran camiasında aşçı olarak çalışan Recep Tunç ve ailesi hayallerine kavuştu. Hollanda’nın Schiedam şehrinde eşi Kezban hanım, oğlu ve kızı ile aile restoranı Semazen restaurant’i çalıştıran Recep Tunç‘un açılışın yapıldığı günde sevinci heyecanı görülmeye değerdi.

Açılışta kısa bir konuşma yapan Kezban Tunç Semazen aile restoranının bir hayali olduğunu belirterek “Uzun soluklu bir yola çıktık, Semazen Restaurant öyle kısa düşünülen bir olay değil. Burada lezzeti ile aranan bir yer olacağız.”dedi.

Edilen dua ve ikramların ardından davetliler tek tek Tunç ailesini tebrik ederek tören son buldu.

Avrupalı Türklerin Türk turizmindeki yeri, önemi

Avrupalı Türklerin Türk turizmindeki yeri, önemi

Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları’nın desteği ile TAVAK Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen’in yaptığı araştırma raporu olan Avrupalı Türklerin Türk Turizmindeki Önemi başlıklı rapor Utrecht Turizm Fuarı’nda basın ve ilgililerle paylaşıldı.

2018 yılında 2.8 milyon Avrupalı Türk’ün Türkiye’ye gittiğini söyleyen Faruk Şen, bunların 3,3 milyar euro bıraktıklarını , Türkiye’ye giden Alman turistlerle karşılaştırıldığında blr Avrupalı Türk’ün 3 Alman turist kadar döviz bıraktığını söyledi. Rapora göre 2017 yılında 2,7 milyon olan Avrupalı tatilci Türkün sayısının 2018’de belirli bir artış gösterdiğide belirtiliyor .

Turgut Torunoğulları ise “ “Rapor sonuçları bize nasıl bir yol takip edeceğimizi gösteriyor.. 2019’da Hollanda’dan Türkiye’ye gelecek turist sayısının 1 milyon 400 civarında olmasını bekliyoruz. Orka Hotelleri Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları. Turizm. 2015, 2016 ve 2017 yıllarında kısmen kötü yıllar geçirdi, bazı otelciler kendi gayretleriyle krizi çözmeye çalıştılar. biz Orka gurubu olarak Avrupa’da Edestaal grub’da çalişan arkadaşlarımızla proje geliştirerek, Avrupadaki Türk’lere taksitli tur satarak kırizi kendimizce çözdük. Bu konuyu daha derinleştirmek icin Avrupa’yı çok iyi bilen Prof Faruk Şen’le Avrupa Türklerinin Türk turizmine katkısı yününde derinleşmesine araştırma yapmaya karar verdik, Avrupalı. Türk’ün, Ortalama harcadığı para 1175 Euro’dur Ülkemize şimdiye kadar 3.3 milyar. Euro bıraktılar. Aile kültürümüze güre yapılan Aile yardımlaşması yüksek aliş veriş düşünülürse bu rakam çok yüksektir.
Yapacağımız çalışmalarla turizmi sadece yaz aylarından değil 12 aya bölünecek projeler yapmalıyız. Avrupalı gençlerimizi başka ülkelere tatile gitmeleri yerine Türkiye’ye yönlendirme konusunda çalişma yapmak lazım. Ucuz, otelden çıkmadan bir iki hafta tatil yerine kaliteli ve sağlık turizmine de önem vermemiz gerektiği TAVAK ile yaptığımız araştırma raporunda mevcuttur. Bakanımız Ersoy 2019 yılında beklenen turist sayısı 52 milyon olduğunu söyledi, yeterlimi değil hedefimiz 80 milyon olmalı” dedi

Araştırma Raporunda yer alan önemli bilgilerden bazıları şöyle, Bu yıl tatilini Türkiye’de geçirecek olan 2,8 milyon Avrupalı Türk turistin 1,9 milyonunu Almanya’da yaşayan Türkler oluşturuyor. Ortalama 4 Hafta Kalıyorlar.

Yalnızca ailelerini ziyaret etmek için değil, aynı zamanda İstanbul, Antalya, Bodrum, Çeşme, Alaçatı, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz gibi sahillerde tatillerini geçirmek için gidiyorlar.

Avrupalı Türkler için en gözde tatil yerlerinin başında İstanbul, Çeşme ve Alaçatı geliyor. Avrupalı Türklerin yüzde kırkyedisi tatilini Türkiye’de geçiriyor