Rotterdam’da İlk Nesil Gurbetçilere Vefa, Misafir İşçiler Anıtı Önünde Anlamlı Anma Töreni
Özcan Özbay
ROTTERDAM – Hollanda’nın Rotterdam kentinde, 1960’lı ve 1970’li yıllarda Avrupa’ya gelerek ülkenin yeniden inşasında önemli rol oynayan ilk nesil misafir işçiler, düzenlenen anlamlı bir törenle anıldı. Rotterdam’daki Misafir İşçiler Anıtı önünde gerçekleştirilen etkinlik, Türk ve Fas toplumundan çok sayıda temsilciyi bir araya getirdi.
Törende, ilk nesil göçmenlerin yaşadığı zorluklar, verdikleri emek ve bugün ulaşılan kazanımlar bir kez daha hatırlatılırken, göçmen emeğinin Rotterdam’ın ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına yaptığı katkılar vurgulandı.
7 Yıllık Mücadelenin Ardından Yükselen Bir Anıt
Etkinlikte yapılan konuşmalarda, Misafir İşçiler Anıtı’nın ortaya çıkış sürecinin uzun ve zorlu bir mücadeleye dayandığına dikkat çekildi. Anıt fikrinin ilk kez 2006 yılında Ömer Ilık tarafından gündeme getirildiği, ardından Zeki Baran’ın koordinasyonunda oluşturulan çalışma grubunun yoğun siyasi temaslar ve lobi faaliyetleri yürüttüğü hatırlatıldı.
Bu çabaların sonucunda anıt, 10 Kasım 2013 tarihinde resmi olarak açıldı. Aradan geçen 12 yılın ardından anıtın, yalnızca bir taş yapı değil; ilk nesil misafir işçilere duyulan saygının, takdirin ve toplumsal hafızanın güçlü bir simgesi olduğu ifade edildi.
“Onlar Mülteci Değil, Bu Şehri İnşa Etmeye Gelen İşçilerdi”
Törende söz alan konuşmacılar, ilk nesil göçmenlerin doğru tanımlanmasının önemine vurgu yaptı. Yapılan konuşmalarda şu ifadeler öne çıktı:
“Bu insanlar sığınmacı ya da mülteci olarak gelmediler. Onlar, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Rotterdam’ı ve Hollanda’yı yeniden ayağa kaldırmak için ‘misafir işçi’ olarak davet edildiler. Eğer onların alın teri olmasaydı, bugünkü Rotterdam Limanı, sanayisi ve ekonomisi çok daha eksik olurdu.”
Konuşmalarda, ilk neslin ağır çalışma koşullarına rağmen gösterdiği sabır, fedakârlık ve disiplinin, bugünkü nesillerin temelini oluşturduğu vurgulandı.

Nesiller Arası Köprü ve Çok Katmanlı Kimlik
Etkinlikte yalnızca geçmiş değil, gelecek de ele alındı. İkinci ve üçüncü nesil göçmen temsilcileri, göçmen ailelerde büyümenin getirdiği çok katmanlı kimliğin bir zorluk değil, aksine büyük bir zenginlik olduğunu dile getirdi.
Bir şair ve aynı zamanda göçmen bir ailenin çocuğu olan katılımcı, babasının göç yolculuğu sayesinde farklı kültürlerin bilgeliğini taşıdığını belirterek, bu deneyimi “bir bolluk ve ilham kaynağı” olarak tanımladı.
Duygusal Anlar: Şenyürek Ailesine Onur
Törenin en duygusal bölümlerinden biri, 1974 yılında Hollanda’ya gelen ve bugün Rotterdam’da kök salmış olan Şenyürek ailesine ayrıldı. Hollanda’ya büyük kaygılarla gelen Veyis Şenyürek, bugün 4 kız, 1 erkek evlat ve 8 torun sahibi bir aile büyüğü olarak “örnek bir Rotterdamlı” sıfatıyla onurlandırıldı.
Şenyürek ailesinin hikâyesi, ilk neslin fedakârlıklarının somut bir başarı hikâyesine nasıl dönüştüğünün güçlü bir örneği olarak salonda duygusal anlar yaşattı.

Başkonsolos Sevgi Kısacık: “Bu Cesaret Minnetimizi Hak Ediyor”
Programda bir konuşma yapan Rotterdam Türkiye Başkonsolosu Sevgi Kısacık, Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla yapılan anmanın anlamına dikkat çekti. Kısacık konuşmasında, misafir işçilerin cesaretinin, azminin ve insan onuruna bağlılıklarının altını çizerek, şu mesajları verdi:
Misafir İşçiler Anıtı’nın yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda ortak bir geleceği temsil ettiğini belirten Kısacık, göçmenlerin Rotterdam’ın kültürel kimliğini zenginleştirdiğini, bugün şehirde yaşayan yaklaşık 120 bin kişinin bu öncülerin torunları olduğunu ifade etti.
Göçmenlerin öğretmen, doktor, sanatçı, kamu görevlisi ve lider olarak şehre hizmet etmeye devam ettiğini vurgulayan Kısacık, “Her göç hikâyesinin ardında inanılmaz bir cesaret yatar. Bu cesaret sadece saygıyı değil, aynı zamanda derin bir minneti de hak ediyor,” dedi.
Afrikaanderplein’da Çelenk Sunumu
Konuşmaların ardından katılımcılar, Rotterdam’ın çok kültürlü yapısıyla bilinen Afrikaanderplein bölgesindeki Misafir İşçiler Anıtı’na yürüdü. Türkiye ve Fas Başkonsolosluklarından yetkililerin de hazır bulunduğu törende, ilk nesil misafir işçilerin anısına anıta çelenk sunuldu.
“Geçmişe Saygı, Geleceğe Güven”
Anma etkinliği, Hollanda’daki Türk toplumunun yalnızca bir iş gücü değil, bu ülkenin kalıcı ve vazgeçilmez bir parçası olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Tören, “geçmişe saygı, geleceğe güven” mesajıyla sona erdi.
NL
Eerbetoon aan de Eerste Generatie Gastarbeiders in Rotterdam
Indrukwekkende Herdenking bij het Monument voor Gastarbeiders
ROTTERDAM – In de stad Rotterdam zijn de gastarbeiders van de eerste generatie, die in de jaren zestig en zeventig naar Europa kwamen en een belangrijke rol speelden bij de wederopbouw van Nederland, herdacht tijdens een bijzondere ceremonie. De bijeenkomst vond plaats bij het Monument voor Gastarbeiders en bracht vertegenwoordigers van de Turkse en Marokkaanse gemeenschap samen.
Tijdens de ceremonie werd stilgestaan bij de zware omstandigheden waaronder de eerste generatie werkte, hun grote inzet en de verworvenheden van vandaag. Daarbij werd benadrukt hoe essentieel de bijdrage van migrantenarbeiders is geweest voor de economische, sociale en culturele ontwikkeling van Rotterdam.
Een Monument na Zeven Jaar Strijd
In de toespraken werd benadrukt dat de totstandkoming van het Monument voor Gastarbeiders allesbehalve eenvoudig was. Het idee werd in 2006 voor het eerst geopperd door Ömer Ilık. Vervolgens werd onder coördinatie van Zeki Baran een werkgroep opgericht die zich jarenlang inzette voor politieke steun en lobbyactiviteiten.
Deze inspanningen resulteerden uiteindelijk in de officiële onthulling van het monument op 10 november 2013. Twaalf jaar later werd benadrukt dat het monument niet slechts een stenen object is, maar een krachtig symbool van erkenning, respect en collectief geheugen voor de eerste generatie gastarbeiders.
“Zij Waren Geen Vluchtelingen, Zij Kwamen om de Stad te Bouwen”
Verschillende sprekers onderstreepten het belang van een juiste duiding van de eerste generatie migranten. In hun toespraken klonk onder meer:
“Deze mensen kwamen niet als asielzoekers of vluchtelingen. Zij werden als ‘gastarbeiders’ uitgenodigd om Rotterdam en Nederland na de Tweede Wereldoorlog opnieuw op te bouwen. Zonder hun zweet en inzet zou de haven, de industrie en de economie van Rotterdam er vandaag heel anders uitzien.”
Er werd gewezen op het doorzettingsvermogen, de discipline en de opofferingen van de eerste generatie, die de basis hebben gelegd voor de kansen van latere generaties.
Een Brug Tussen Generaties en Meervoudige Identiteit
Niet alleen het verleden, maar ook de toekomst kwam aan bod. Vertegenwoordigers van de tweede en derde generatie spraken over het opgroeien in een migrantenfamilie en benadrukten dat een meervoudige identiteit geen last is, maar juist een grote rijkdom.
Een dichter en kind van migranten gaf aan dat hij dankzij de migratiegeschiedenis van zijn vader kennis en wijsheid uit verschillende culturen met zich meedraagt, wat hij omschreef als een bron van overvloed en inspiratie.
Een Emotioneel Moment: Eerbetoon aan de Familie Şenyürek
Een van de meest ontroerende momenten van de ceremonie was het eerbetoon aan de familie Şenyürek. Veyis Şenyürek, die in 1974 naar Nederland kwam en zich in Rotterdam vestigde, werd geëerd als een “voorbeeldige Rotterdammer”.
Wat begon als een reis vol onzekerheid, groeide uit tot een stevig geworteld bestaan: vader van vier dochters en één zoon, en grootvader van acht kleinkinderen. Zijn levensverhaal werd gepresenteerd als een tastbaar voorbeeld van het succes en de veerkracht van de eerste generatie gastarbeiders.
Consul-Generaal Sevgi Kısacık: “Deze Moed Verdient Onze Dankbaarheid”
Tijdens het programma hield de Turkse consul-generaal in Rotterdam, mevrouw Sevgi Kısacık, een toespraak in het kader van de Internationale Dag van de Migrant. Zij benadrukte de moed, vastberadenheid en waardigheid van de gastarbeiders.
Volgens Kısacık staat het Monument voor Gastarbeiders niet alleen symbool voor het verleden, maar ook voor een gezamenlijke toekomst. Zij wees erop dat ongeveer 120.000 inwoners van Rotterdam vandaag de dag afstammen van deze pioniers.
Migranten verrijken de stad als leraren, artsen, kunstenaars, ambtenaren en leiders, aldus Kısacık. Zij voegde daaraan toe:
“Achter elk migratieverhaal schuilt een enorme moed: de moed om een sprong in het onbekende te wagen, grenzen te overschrijden en opnieuw te beginnen. Deze moed verdient niet alleen respect, maar ook oprechte dankbaarheid.”
Kranslegging op het Afrikaanderplein
Na de toespraken liepen de deelnemers gezamenlijk naar het monument in de wijk Afrikaanderplein, bekend om haar multiculturele karakter. In aanwezigheid van vertegenwoordigers van de Turkse en Marokkaanse consulaten werd een krans gelegd ter nagedachtenis aan de eerste generatie gastarbeiders.
“Respect voor het Verleden, Vertrouwen in de Toekomst”
De herdenking maakte opnieuw duidelijk dat de Turkse gemeenschap in Nederland niet slechts een arbeidskracht is geweest, maar een blijvend en onmisbaar onderdeel vormt van de Nederlandse samenleving en haar culturele rijkdom.
De ceremonie werd afgesloten met de boodschap: “Respect voor het verleden, vertrouwen in de toekomst.”

