Hollanda’daki Türk Medyasının Dünden Bugüne Yolculuğu
Özcan Özbay (Özel Haber)
YTB tarafından, Doç. Dr. Ersoy Soydan’ın belgesel tadındaki araştırmasından derlenmiştir.
Türkiye ile Hollanda arasında 19 Ağustos 1964’te imzalanan İşgücü Anlaşması’nın 60. yılı vesilesiyle hazırlanan Hollanda Türk Diasporası Atlası, göç tarihinin yalnızca rakamlar ve kronolojiden ibaret olmadığını; kültür, kimlik ve iletişim kanallarıyla örülü çok katmanlı bir toplumsal dönüşümü ortaya koyuyor. Atlasın dikkat çeken bölümlerinden biri ise, Hollanda’daki Türkçe medyanın altmış yılı aşan serüvenini mercek altına alan kapsamlı çalışma.
Bu çalışma, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından belgesel tadında ele alınan ve Doç. Dr. Ersoy Soydan tarafından kaleme alınan araştırma yazısından derlenerek haberleştirildi.
Misafir İşçilikten Kalıcı Topluluğa
1960’lı yıllarda Hollanda’ya gelen ilk Türk işçileri, “misafir işçi” (Gastarbeider) olarak tanımlanıyordu. Kalıcılığın öngörülmediği bu dönemde, Türkçe medya hem anavatanla bağ kurmanın hem de gündelik hayatta tutunmanın en önemli araçlarından biri oldu. Türk işçilerinin Avrupa’daki ilk yıllarında anadillerinde bilgi alabilecekleri yegâne mecra, Türkiye’den yapılan dış yayınlardı.
1963 yılında “Türkiye’nin Sesi Radyosu” ile başlayan bu süreçte Hollanda, Avrupa’da Türk işçilere yönelik ilk Türkçe radyo yayınlarının yapıldığı ülke olarak öne çıktı. Hollanda Kamu Yayın Kurumu NOS bünyesindeki VARA tarafından hazırlanan “Madrid, Kazablanka, Ankara Hattı” programı, Türkçe medyanın Hollanda’daki başlangıç noktası oldu.

Radyodan Televizyona Uzanan Yayın Deneyimi
1970’li ve 1980’li yıllarda aile birleşimleriyle birlikte Türk toplumunun kalıcı hale gelmesi, Türkçe yayınların içerik ve kapsamını da değiştirdi. Başlangıçta müzik ağırlıklı olan radyo programları, zamanla haber ve toplumsal içeriklere evrildi. Hollanda kamu yayıncılığı sistemi içinde Türkçe radyo yayınları uzun yıllar sürdü; ancak 2000’li yıllarla birlikte entegrasyon gerekçeleri öne sürülerek bu yayınlar kademeli biçimde sona erdirildi.
Türkçe televizyon yayınları ise Hollanda’da 1975 yılında başladı. Kamu yayıncılığı kapsamında hazırlanan programlar, uzun süre Hollanda’daki Türklerin anadillerinde görsel medya ile buluşmasını sağladı. Uydu yayıncılığının yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye merkezli kanallara erişim kolaylaştı; ancak yerel Türkçe televizyon yayınları zamanla ortadan kalktı.
Korsan Yayınlardan İnternet Çağına
1980’li yıllarda Hollanda’da korsan Türkçe radyo ve televizyon yayınları yeni bir dönemin kapısını araladı. Resmî yayıncılığın sınırları dışında gelişen bu girişimler, Türk toplumunun kendi sesini üretme arayışının bir yansımasıydı. Bu arayışın en dikkat çekici örneklerinden biri, 1997 yılında Rotterdam’da kurulan Radyo Deniz oldu.

Radyo Deniz, 1999 yılında internet üzerinden yayın yapmaya başlayarak yalnızca Hollanda’nın değil, dünyanın ilk Türkçe internet radyosu olarak tarihe geçti. Ardından Deniz TV ile birlikte internet televizyonculuğu da bu yapının bir parçası haline geldi. Doç. Dr. Ersoy Soydan’ın araştırmasına göre, Radyo Deniz birçok yayıncı için bir okul işlevi gördü ve Hollanda’da dijital Türkçe medyanın gelişimine öncülük etti.
Yazılı Basının Dönüşümü
Hollanda’daki Türkçe yazılı basın, özellikle 1990’lı yıllarda önemli bir çeşitlilik kazandı. Ancak uydu yayınları ve dijital medyanın yükselişi, basılı yayınların sürdürülebilirliğini zorlaştırdı. Günümüzde sınırlı sayıda Türkçe gazete ve dergi basılı olarak yayın hayatına devam ederken, çok sayıda yayın dijital mecralara taşınmış durumda.
Bugün Gelinen Nokta
2025 yılı itibarıyla Hollanda’da Türkçe medya büyük ölçüde dijital platformlarda varlığını sürdürüyor. Radyo Deniz–Deniz TV, internet üzerinden yayın yapan tek Türkçe radyo-televizyon kuruluşu olarak faaliyetlerine devam ediyor. Bunun yanı sıra çeşitli haber siteleri ve dijital yayınlar, Hollanda Türk toplumunun gündemini aktarmayı sürdürüyor.

Kültürel Hafızanın Taşıyıcısı Olarak Medya
Araştırmada vurgulanan en önemli noktalardan biri, Türkçe medyanın yalnızca bir haber kaynağı değil; aynı zamanda dilin, kültürün ve kolektif hafızanın taşıyıcısı olduğudur. Göçle başlayan yolculukta Türkçe medya, Hollanda’daki Türk toplumunun dayanışmasını güçlendirmiş, anadilini ve kültürel bağlarını korumasına katkı sunmuştur.
YTB tarafından belgesel niteliğinde ele alınan bu çalışma, Hollanda’daki Türkçe medyanın geçmişten bugüne uzanan serüvenini kayıt altına alırken, aynı zamanda geleceğe yönelik önemli bir hafıza belgesi olma özelliği taşıyor.
NL
De Turkse Media in Nederland: Van Gisteren tot Vandaag
Samengesteld door YTB op basis van het documentaire-achtige onderzoek van Dr. Ersoy Soydan (Universitair hoofddocent).
Ter gelegenheid van de 60e verjaardag van de Arbeidsovereenkomst die op 19 augustus 1964 tussen Turkije en Nederland werd ondertekend, werd de Atlas van de Turkse Diaspora in Nederland voorbereid. Deze atlas laat zien dat migratiegeschiedenis niet alleen bestaat uit cijfers en chronologie, maar ook uit cultuur, identiteit en communicatienetwerken. Een van de meest opvallende onderdelen van het werk is het uitgebreide onderzoek naar de meer dan zestig jaar durende geschiedenis van de Turkstalige media in Nederland.
Deze tekst is bewerkt als nieuwsartikel en samengesteld uit het onderzoek dat door het Presidium voor Turken in het Buitenland en Verwante Gemeenschappen (YTB) in documentairevorm werd uitgevoerd en geschreven door Dr. Ersoy Soydan.
Van Gastarbeid naar een Blijvende Gemeenschap
De eerste Turkse arbeiders die in de jaren zestig naar Nederland kwamen, werden aangeduid als “gastarbeiders” (Gastarbeider). In een periode waarin hun verblijf als tijdelijk werd beschouwd, vormden de Turkstalige media een van de belangrijkste middelen om de band met het moederland te behouden en om houvast te vinden in het dagelijks leven.
In 1963 begon deze periode met uitzendingen van “De Stem van Turkije” (Türkiye’nin Sesi Radyosu). Nederland onderscheidde zich als het eerste Europese land waar een Turkstalig radioprogramma voor Turkse arbeiders werd uitgezonden. Het programma Madrid, Casablanca, Ankara Lijn, geproduceerd door VARA binnen de Nederlandse Publieke Omroep (NOS), markeerde het begin van de Turkse media in Nederland.
Van Radio naar Televisie
Met de gezinshereniging in de jaren zeventig en tachtig en het besef dat de Turkse gemeenschap permanent werd, veranderden ook de inhoud en reikwijdte van de Turkstalige uitzendingen. Radioprogramma’s die aanvankelijk vooral uit muziek bestonden, ontwikkelden zich tot nieuws- en maatschappelijke programma’s. Turkstalige radio-uitzendingen maakten jarenlang deel uit van het publieke omroepsysteem, maar werden vanaf de jaren 2000 geleidelijk beëindigd, met als argument de bevordering van integratie.
Turkstalige televisie-uitzendingen begonnen in Nederland in 1975 binnen de publieke omroep. Deze programma’s boden Turkse Nederlanders lange tijd de mogelijkheid om in hun moedertaal toegang te hebben tot visuele media. Met de opkomst van satelliettelevisie en de brede beschikbaarheid van Turkse zenders uit Turkije verdwenen de lokale Turkstalige televisieprogramma’s geleidelijk.
Van Piratenzenders naar het Internettijdperk
In de jaren tachtig ontstonden in Nederland illegale (piraten) Turkstalige radio- en televisie-uitzendingen. Deze initiatieven weerspiegelden de behoefte van de Turkse gemeenschap om een eigen stem te laten horen buiten de officiële omroepstructuren.
Een van de meest opvallende voorbeelden is Radio Deniz, opgericht in 1997 in Rotterdam. In 1999 begon Radio Deniz met uitzendingen via internet en werd daarmee niet alleen de eerste Turkstalige internetradio van Nederland, maar ook ter wereld. Met Deniz TV werd deze pioniersrol later uitgebreid naar internettelevisie. Volgens het onderzoek van Dr. Ersoy Soydan fungeerde Radio Deniz als een leerschool voor vele mediaprofessionals en speelde het een sleutelrol in de ontwikkeling van de digitale Turkse media in Nederland.
De Transformatie van de Geschreven Pers
De Turkstalige geschreven pers in Nederland kende vooral in de jaren negentig een sterke groei en diversiteit. De opkomst van satelliettelevisie en digitale media maakte het echter steeds moeilijker om gedrukte publicaties in stand te houden. Vandaag de dag verschijnt slechts een beperkt aantal Turkstalige kranten en tijdschriften nog in gedrukte vorm, terwijl het merendeel zijn activiteiten heeft verplaatst naar digitale platforms.
De Huidige Situatie
Anno 2025 bestaat de Turkstalige media in Nederland grotendeels uit digitale initiatieven. Radio Deniz–Deniz TV is het enige Turkstalige radio- en televisieplatform dat volledig via internet uitzendt en zijn activiteiten ononderbroken voortzet. Daarnaast zijn er diverse nieuwswebsites en digitale publicaties die het nieuws en de agenda van de Turkse gemeenschap in Nederland blijven volgen.
Media als Drager van Cultureel Geheugen
Een van de kernpunten van het onderzoek is dat Turkstalige media niet alleen fungeren als nieuwsbron, maar ook als drager van taal, cultuur en collectief geheugen. Sinds het begin van de migratie hebben Turkstalige media bijgedragen aan de onderlinge solidariteit binnen de Turkse gemeenschap, het behoud van de moedertaal en het doorgeven van culturele waarden aan volgende generaties.
Dit door YTB in documentairevorm uitgevoerde onderzoek documenteert de reis van de Turkstalige media in Nederland van het verleden tot het heden en vormt tegelijkertijd een waardevol en duurzaam geheugenstuk voor de toekomst.

